Neler Hakkında Yazıyorum?

17 Aralık 2023 Pazar

Kalbimde Yeri Ayrı Olan Dizi Önerileri * Be My Favorite

Merhabalar.
Asya yapımlarına ilgi duyduktan sonra bir noktada sadece Kore değil diğer ülkelerin işlerini de merak eder oluyorsunuz. En azından ben de böyle oldu. Kore'nin komşularından başlayıp yavaş yavaş haritada uzaklaştım ve bir gün Tayland diye bir ülkenin dizi-filmleri de fena değilmiş dediğim bir an yaşadım. Sonra bir de baktım ki aslında yeppudaa'da izlediğim bazı filmler zaten Tayland filmiymiş. Neyse başta lakornlara baktım ama cıks olmadı. Bana gelmedi o tarz. Sonra Tayland eğlence sektörünün demirbaşlarından biri olan bl yapımları gördüm. Aa ne kadar farklı, ülkede böyle işlerin yapılıyor olması ne kadar güzel, keşke bizde de böyle özgürce anlatılabilse bu konular derken aslında orada da bu dizilerin biraz hayranlardan para koparma amacı olduğunu, gerçek dertlerin işlenmediğini düşünmeye başladım. Bu düşünce sürecinde birkaç diziyi izlemiştim. İçlerinden bazıları gerçekten çok güzeldi. Bazıları çok ders verici, tam da önemli noktalara parmak basan işlerdi. Ama çoğunluğu fanlara yaranmaya çalışılan ve saçma işlerdi. O yüzden oradan da uzaklaştım. Neyse sonra çok sevdiğim bir dizide oynayan çok sevdiğim bir oyuncu yeni bir diziye başladı. Partneri çok da sevmediğim biriydi. Konuya baktım, ilk bölüme şöyle bir bakındım ve hmm izleyeyim dedim. Konu fena değildi. Başrolü çok beğeniyordum. Teknik kalite de çok iyiydi, bunu Tayland'da bulmak zor çünkü bence. Neyse işte izlemeye başladım. İzledikçe bağlandım. Bazı sahneler geldikçe takdir ettim. Onların ilişkisini gördükçe o aşka aşık oldum. Ve çok keyifli, çok sevdiğim bir dizi izlemiş oldum. Size de anlatmak istiyorum şimdi bu diziyi. Hatta kendimi motive edip daha çok dizi yazmak istiyorum buraya.
Şimdi dizinin konusuna gelelim. Kawi (Krist Perawat), otuzlarında, mutsuz, para sıkıntısı çeken ve lisede yapmadığı şeylerin ve kavuşamadığı aşkının pişmanlığıyla hayatı kendine dar eden biridir. Üniversite döneminde babasının maddi sıkıntıları yüzünden kendini tüm ekstra masraflardan çekmiş, bir işte çalışan ve bu sebeplerle sosyalleşemeyen bir öğrencidir. Kendini geri çektiği her seferde üzülse de bir türlü kabuğunu kıramaz. Üniversitedeki gizli arkadaşlık uygulaması ile Pearl (Aye Sarunchana) ile eşleşmiştir. Ona kim olduğunu söylemeden hediyeler alır, okulda ona faydası olan yardımlarda bulunur. Bir yandan da Pearl'den hoşlanıyordur. Bu gizli arkadaşlık uygulamasında herkesin kimle eşleştiğinin açıklanacağı gün Pearl için son parasıyla bir müzik küresi alır. Heyecanla ona götürürken birine çarpar ve küre kırılır. Verecek bir hediyesi olmadığı için kendini açık etmeye gitmez. Ama onun yerine giden biri vardır, Pisaeng (Gawin Caskey). Benim aşkım bu işte hihii :). Pisaeng, Pearl ile çocukluk arkadaşıdır ve orada boynu bükük kalınca gizli arkadaşın benim deyip öne çıkar. Yapılan tüm o jestleri de Pisaeng yapmış görünür böylece. Kawi buna çok kızar ama sesini çıkarmaz. Yıllar geçer ve Kawi mutsuz ve pişmanlıklarla dolu bir yetişkin olur. Bir gün ona bir davetiye gelir. Pearl ve Pisaeng evleniyordur ve Kawi de davetlidir. Bunu görüp daha fazla öfkelenen, hayatına isyan eden Kawi kırık küreyi alır ve tamirciye gider. Ama tamirci yıllar önce üretilen bu küreyi tamir edemeyeceğini söyleyip reddeder. Kawi o an tüm öfkesiyle bağırıp sızlanır. Hayatının mahvolduğunu, pişmanlıklarını, mutsuzluklarını döker ortaya ve çıkar gider bir banka oturur. O sırada yanına bir adam gelir ve ona küreyi tamir edip ona geri verebileceğini söyler. Biraz tereddüt etse de kabul eder. Ama hemen sonra pişman olur. Ya adam geri vermezse, ya onu dolandırdıysa, ama ucuz bir küre için niye bunu yapsın ki, hayatı yine berbat gidiyor işte, bir küre kalmıştı elinde o da gitti, Pearl de Pisaeng'le evleniyor derken derken adam küreyi geri gönderir. Tüm bu olumsuz duygularını beslemeyi bir an için bırakmayı başaran Kawi küreyi alır, çevirir ve bir anda her şey değişmiştir. Kawi geçmişe, üniversitedeki ilk yılına geri dönmüştür. Bunun ona verilen 2. şans olduğunu öğrenen Kawi bu kez tüm işleri doğru yapmaya ve Pearl'e kavuşmaya kararlıdır. Zamanla verdiği tüm kararların geleceği öngörülemez şekilde değiştirdiğini ve Kawi'ye göre daha da mahvettiğini gördükçe ne yapacağını bilemez hale gelir. Ama Kawi'nin olumsuz olarak gördüğü bu değişiklikler belki de herkes için 2. bir şanstır. 
Ben diziyi çok ama çok sevdim. Pisaeng hem oyuncusuyla hem karakteriyle beni kendine hayran bıraktı. Hatta bir ara herkese bir Pisaeng verilse dünyada mutsuz ilişki kalmaz diye bile düşündüm. Ya da sadece bana verin. :D Kawi'nin karakter gelişimi de çok iyi işlenmişti. Olgunlaşması, hayatının kontrolünü ele alması, sürekli şikayet etmek yerine olduğu durumu iyileştirmeyi öğrenmesi çok iyi işlenmişti. Diğer karakterlerin hikayeleri de işlenmişti ve onlar da gerçekten çok güzledi. Her bir detayıyla bayıldığım bir dizi kısacası. Eğer Tayland işlerini seviyorsanız, bl dizi izlemek istiyorsanız ama kalitelisini bulmak istiyorsanız, Gawin'e özel bir düşkünlüğünüz varsa benim gibi :) ya da arada farklı 12 bölümlük hoş bir dizi izleyeyim farklı bir kültür göreyim derseniz tavsiye ederim. Yani kısaca herkese tavsiye ediyorum bu diziyi. Ben kesin tekrar izlerim çünkü editleri görünce bile yüzüm gülüyor. Bu kadardı. Kendinize iyi bakın.
Mutlulukla kalın.

30 Kasım 2023 Perşembe

BCP Kasım * Çocuklar, Hayvanlar ve Bilim Kurgu

Merhabalar.
BCP Kasım ayı ile karşınızdayım. Ben bu ay için Beastars animesini seçtim. 2 sezonluk bir anime. Konusu benim için çok orijinaldi o yüzden ben de yeri ayrı oldu. Karakterlerini çok sevdim. Verdiği duygusal tona bayıldım. Gerçekten çok keyifliydi.
Konusuna gelirsek sadece hayvanlardan oluşan bir dünyada etçil ve otçul hayvanlar barış içinde yaşamaktadır. Hikayenin geçtiği Cherryton Akademisi'nde herkesin rahatça eğitim alması için her detay düşünülmüştür. Her şey yolunda giderken bir gün bir lama saldırıya uğrar ve öldürülür. Bu durum okuldaki bütün etçillerin şüpheli konuma düşmesine neden olur. Etçil hayvanlarda kendi aralarında gerçek doğalarını, otçullardan farklı olan fiziksel üstünlüklerini ve bu üstünlüğe rağmen medeniyet içinde yaşamanın gerekliliklerini sorgulamaktadır. Biz bu sorgulamaları bir kurt olan Legoshi ile izleriz. Legoshi kocamandır ve nadir kurt türlerinden biridir. Toplum için faydalı olmak isteyen iyi niyetli bir kurt olan Legoshi bu trajik olayı da çözmek ve okulda hakim olan tehdit havasını yok etmek ister. Bu isteği ile yolu okulun başkanı Louis ve hikayesi beni çok etkileyen Haru ile kesişir. 
Ben Legoshi, Louis ve Haru'yu çok sevdim. Anime de gerçekten çok güzeldi. Karakterlerin dönüşümleri, sorgulamaları, geçmişleri, birbirleriyle olan ilişkileri çok etkileyiciydi. Bence anime sevmiyorsanız bile izleyin. Sadece olay hayvanlar alemine geçiyor geri kalan her şey tıpkı insanları anlatıyor. 
Mutlulukla kalın. 

29 Ekim 2023 Pazar

BCP Ekim * Uzak Doğu Edebiyatı, Anime, Manga, Webtoon

Merhabalar.

Her ne kadar Eylül ayını yazamamış olsam da Ekim'i kaçırmak istemedim. Ama önce...

Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun. Çok gururlu ve mutluyum. Her geçen gün sahip olduklarımızın, bize armağan edilen bu ülkenin ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlıyorum. Büyüdükçe, Atatürk'ü daha iyi tanıdıkça kendim için inşa etmek istediğim hayat için çabalamaya daha fazla güç buluyorum. Önceden beni çabucak yıkan şeyler artık kamçılıyor. Hele de son günlerde ülkemizin vatandaşı olan pek çok kişiden pek çok farklı söz duydukça daha da bağlanıyorum ülkeme, Atatürk'e, onun ideallerine. Şu an kendim için istediğim her şeye ulaşmanın yolunu bana 100 yıl önce göstermiş olan bir lidere sahip olduğum için çok şanslıyım. Bence benim gibi düşünen herkes de çok şanslı. Dilerim ülkemiz ilelebet Cumhuriyet'le anlı şanlı var olmaya devam eder. Herkesin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.

Bloğa sık sık yazmak istedim aslında. Eylül 2023 Meydan Okuması bittikten sonra ben de hayat teleşına kapılıp buralara uğramaz oldum. En azından diğer blog yazılarını okumak istiyorum. Bunun için bir kolaylık bulacağım. Aslında sosyal medyada çok boş vakit harcıyorum bana göre. O kadar da yeni bir şey kalmadı oralarda. En azından ben çok fazla kişi takip etmediğimden sanırım hep aynı şeyleri görüyorum. Aslında hepsini kapatmayı bile düşünüyorum. Bakalım kafam atarsa yaparım gibi duruyor. Eminim farkında olmadan çok fazla zaman kazandıracaktır bana.

Bu ayın konusuna geçeyim artık. Yazmadıkça yazmayı özlemişim. Ben lisenin ilk yılından beri Kore batağına düşmüş biriyim. Oradan Japonya, Çin, Tayvan, Tayland derken birçok Asya ülkesinin her türden yapımlarıyla tanışma fırsatı yakaladım. Bol bol dizi, film, kitap, manga, anime, webtoon tükettim. O yüzden buraya yüzlerce şey yazma isteğim var. Ama az tutacağım.

Önce mangalar. Shouju sevenlere benim favorilerim. Namaikizakari, L.DK, Ookami Shoujo to Kuro Ouji, Kimi Ni Todoke, Hapi Mari, Midnight Secretary, High School Debut, Otaku ni Koi wa Muzukashii önerileririm. Hepsini bayılarak okudum.

Psikolojik türde seviyorsanız Oyasumi Punpun ve mangakanın tüm mangaları efsane bence. Bitter Virgin de beni mahvetmişti. 

Yaoi şu aralar taktığım bir tür. En favorim Saezuru Tori wa Habatakanai. Kyuuso wa Cheese no Yume o Miru ve devam mangası da en sevdiklerimden. Filmi de çok iyi bence. 

Anime geçmişim çok azdır benim. Dieğrleri kadar değil malesef. En klasikleri bile izlemedim çünkü bilim kurgu ve fantastik işleri pek sevmem. Önerim ise Sakamoto Desu ga? bu alanda. Süperdi. Sakamoto'ya hayranım ben de herkes gibi. Yazısı da var blogda. Sonradan Beastars geldi aklıma. O da muhteşemdi.

Webtoon kategorisinde epey fazla şey okudum. Bu aralar çeviriler arttı. Neredeyse çoğu da yaoi türüde. Başka türlere de bakıyorum ama cidden sıkıcı oluyorlar artık. Önceden güzel webtoonlar vardı şimdi pek karşıma çıkmıyor. Şu aralar karakteriyle büyük aşk yaşadığım webtoonla başlayacağım. Wet Sand. TJ benim her şeyim oldu. Kendimi onunla evli bile sayabilirim ergenliğin dibine vurup. Öyle bir aşk bu. Hatta size bir ara sadece onunla alakalı diye aldığım şeyleri göstereyim. Tamamen hayranlıkta kafayı kırma noktasındayım. :D Daha sonra Chess Pieces, Dangerous Convenience Store, Blind Game. Şu an için aklıma gelenler. 

Kitap önerim yok malesef. Çok fazla kitap alsam da daha hiçbirini okumadım. O yüzden bir şey diyemeyeceğim. Dizilerin yapıldığı internet romanları sayılırsa onları okudum ama. Yalnız bir an faydalı hiçbir şey okumamışım gibi hissettim. Neyse canım İngilizcem gelişti. Yani Japonca bir noveli iki farklı fan çevirisinden okuyup sonra da karşılaştırma yapmak bence çok geliştiren bir şey. 

Daha yüzlerce hatta binlerce şey önerebilirim aslında oturup düşünsem. Hayatımın çok büyük bir kısmı bu içeriklerle geçti. Çok da seviyorum. Gerçekten keyif aldığım, kafamı dağıtan, beni mutlu eden şeyler. Hepsini bize ulaştıran gönüllü kişiler bu arada. Hepsine çook teşekkürler. Arada çok fansub kurulup dağılsa da işlerini hala yürüten birkaç tane var. Çok büyük zorluklarla ve fedakarlıklarla yapıyorlar her şeyi. O yüzden hepsine minnettarım.

Bu kadardı. Sizlerin yazılarınızı da büyük bir merakla okuyacağım. Umarım bilmediğim çok şey çıkar.

Mutlulukla kalın.  ☾☆

1 Ekim 2023 Pazar

Eylül 2023 Meydan Okuması *29-30

Merhabalar.

Meydan okumamız bitti böylece. Herkese çok teşekkür ederim. Özellikle bu meydan okumayı başlatan Yüreğimin İklimi'ne. Ellerine sağlık. Bize birbirinden güzel sorular hazırlamış.

Benim son haftalarım çok yoğundu. Okulun tanışma etkinliklerini geride bıraktım. Yarın ilk ders. Hem de konuşma. Tarzancamı konuşturma zamanı. Bir de bana yaşımı öğrenince abla dediler hemen azarladım. Okulda abla yok. Abla evde dedim. Afet hoca kadar ikonik olmadı ama olsun. :D Bu hafta sonu da annemlerin yanına gittim. O yüzden yazamadım. Minik bana sarıldı gitmesen olmaz mı diye ama vedaşlatık mecburen. Böyle ayrı yaşamak da güzel ama aileyle yaşamak da çok güzel. Sorulara başlayayım.

29- Hayattan en son neyi öğrendin? 

En son karmaşık ders programında kodları çözüp derslerimin saatlerini bulmayı öğrendim. Okulumuz bu konu da kodlarla ilerliyormuş ama hallettim. Çakışanlara itirazımı da ettim.

Daha derin bir öğrenmeden bahsedersek de hayatta güler yüz ve iletişim insanların arasındaki buzları eritebiliyormuş onu öğrendim. Ufacık bir baş selamı ve tebbessüm bile iyi hissettirebilir belki.

30- En son dinlediğin podcast nedir?

En son Portal'ı dinledim. Youtube'da da çok severdim. Yolda gelirken podcastini de dinledim. Gayet güzeldi. Arada araya girip cevap vermek istedim hatta. Yüzümü şekilden şekle sokasım da geldi ama kamusal alan diye tuttum kendimi.

Hayatta en bayıldığım şey böyle bir şey izlerken, dinlerken, okurken karşılık vermektir. Her birinde yapmam ama yaptığım bazı işlerde de çok keyifli olur. Ama bazılarında pür dikkat olduğumdan çıtım çıkmaz. Nefesi bile yavaş alırım. :D

Bu kadardı. Eylül de bitti. Umarım yazmayı aksatmam. Bu sefer daha çok ısındım. Bir ara toplu bir dizi yazısı yazayım diyorum. Bu aralar çokça bl dizi izledim. Belki meraklısı olur. Zaten bir türe düşünce başka bir şey izleyemiyorum. Sıradan sıkılana kadar gidiyor. Bller de sağ olsun bereketlendi son senelerde.

Neyse kendinize iyi bakın.

Mutlulukla kalın.

28 Eylül 2023 Perşembe

Eylül 2023 Meydan Okuması *28

Merhabalar.

Şimdi kısa bir şey anlatacağım önce. Benim şu an gittiğim üniversite kardeşimin okulu. Geçen sene o okuldan geldiği gibi birkaç saat uyur kolay kolay kendine gelemezdi. Ben de gülerdim haline, kıyamazdım bayıldı yine diye aileme espiri yapardım konuşurken. Bugün ben de aynısı oldum. :D Okuldan geldim, üzerimi değitirip bir kahve içtim ve yatağa uzandığım gibi gitmişim. Yeni kalktım sayılır ve kafam kazan gibi. İlkindiden sonra uyumayın derler hatta hadis bile var sanırım bununla ilgili. Çok doğru valla. Kafam uyuşmuş kalmış. Okul çarptı beni de. Biz kardeşiz emin oldum haha. 

28- Utanç verici bir anda arkadaşına nasıl yardım edersin?

Ben mesleğim gereği sanırım sorun çözücü görüyoum kendimi. Önceden de öyleydim ama aldığım eğitimle her şeye nasıl yapsak da yapsak diye bakar olduğumu hissediyorum. Böyle bir durumda olay nasıl kimseye belli edilmeden ya da arkadaşımı gücendirmeden halledilir ona bakarım. Mümkün olduğunca yaklaşımımı da onu kırmamak üzerine seçerim. Tabi onda nasıl bir yansıması olur bilemem ama yanlış anlaşıldıysam da konuşup çözmek isterim. Ama eğer çok yakınımsa olay bitip her şey çözüldükten sonra geyiğini de yaparım. Aile içinde yıllar sonra bile anlatıp güldüğümüz utanç verici anlarımız vardır. Karşınızdakinin sizi sevdiğini ve size zarar verme niyetinin olmadığını bildiğinizde bu şakalar yaşamı keyiflendiren anılara dönüşüyor bence. Bu yakınlığı kurmak arkadaşlarla bazen zor olsa da yapan vardır eminim. Benim öyle arkadaşlarım var diye düşünüyorum. Şimdi hepimiz dağıldık bir köşeye ama bir araya gelince tüm mesafelerin sıfırlandığı bir an olur ya. Öylesi işte. 

Mutlulukla kalın.

27 Eylül 2023 Çarşamba

Eylül 2023 Meydan Okuması *23-24-25-26-27

Merhabalar.

Biliyorsunuz bu sene bir okul maceram var. Bunun için şehir değiştirdim ve kaldığım ev iyi bir temizlik istiyordu. Eşyalarımı yerleştirip genel temizliği yapsam da hala bitmeyen yerler var. Neden okul başlamadan bir gün önce geldim ki diye kendime kızıyorum. Çünkü çok yoruldum ve daha da yorulacak gibiyim. Bu hafta oryantasyon var sonra da dersler başlayacak. Hızlı bir sezon olacak benim için. Bu arada blog yazılarını da aksattım. Arka planda daha başka şeyler de oldu aslında. Şöyle elime çayımı alıp koltuğa kurulup size anlatmak isterdim. Ayy çok yorgunum valla.

23- Yarın kendini daha iyi hissetmek için bugün ne yapabilirsin? 

Bugün bir güzel yatıp dinlenebilirim. :D Yapmam gereken işleri bitirip içimi rahatlatabilirim. Sevdiklerimle güzel vakit geçirip anı biriktirebilirim. Bana fayda sağlayacak aktiviteler yapabilirim. Spor yapabilirim. Yarına yetecek yemek yapabilirim haha. Bu kadar aklıma gelen daha da vardır kesin.

24- Nelere şükrediyorsun? 

Her şeye şükrediyorum. Başıma gelen iyi-kötü her şeye. Çok zor zamanlarda o anları yaşamamın gerekli olduğunu düşünerek yaklaşıyorum. O zamanlar bize dayanma gücü verdiği için şükrediyorum. Hala bir arada kahkaha atabildiğimiz için şükrediyorum. Sağlığımızın yerinde olmasına, derdimizin dermanı olmasına, elimizden geldiği kadarını nefsimin istemesine, aklıma, aileme, gözümün görebildiği yaratılan her güzelliğe. Bu liste uzar gider. İçim ferahlıyor sadece yazarken bile. Sesli de söylerim çokça şükrettiklerimi. Beni duyan, koruyan, kollayan biri olduğuna inanmak ve ona şükranlarıma sunmak iyi hissettiriyor.

25- Seni yüksek sesle ne güldürür? 

Ben dalağı düşük biriyim. Her şeye gülerim. Bir ara çikilata çikita diye bir söz vardı. Sonra bir bebek gülüyordu devamında. Ona her defasında kahkaha atan bir gevşeğim. Bizim ailede bir oyun vardır güldürmek için durup dururken pıh denir ve istisnasız gülmeye başlanır. Pıh beni çok güldürür mesela. Benim gülmediğim espiri gerçekten kötüdür. 

26- Canın yansa bile doğruyu söylermisin? 

Ooo ne güzel keyifli gidiyorduk. :D Söyler miyim acaba? Bilemiyorum. Söylemediğimde o beni içten içe yer bitirir gerçi. Galiba bir noktada söylerim ama bu noktaya gelmek çok sancılı olur.

27- Uyuyamadığın zaman ne düşünürsün?

Her şeyi düşünürüm. Genelde boş siyaset düşünüyorum ve kavga ediyorum kendi kendime. Kafam bozuldu seçim döneminde. Uzaklaştım her şeyden ama çöp kutusu doldu bir kere kafada bitmiyor. Neyse keyifli şeylerden bahsedeyim azıcık da. Kurguları düşünürüm. Kendi yazmak istediğim ya da izleyip okuduklarımı. Yapacağım el işi projeleri düşünürüm. Dekorasyon fikirleri düşünürüm. Yeni odamda yaptığım şeyleri de paylaşayım bir ara sizinle. Hayal kurarım. Şimdi bir de manifest diyorlar ya daha şevkle kuruyorum. Aklıma kötü senaryolar daha sık gelse de ben bilinçli güzel senaryolar kuruyorum artık. Birkaç ay önceki ben çok negatifti. Bana da böyle kötü bir miras bıraktı. Ama olsun.

Böyle işte. Sorulara yetiştim içim rahatladı. Bir de temizlik biterse süper olacak. Kendinize iyi bakın. Kendinizi yormayın. :)

Mutlulukla kalın.

22 Eylül 2023 Cuma

Eylül 2023 Meydan Okuması *22

Merhabalar.

22-Fobin var mı?

Ooo var tabi. Yükseklik, örümcekler, kaza yapmak, bisiklete binmek, yanımdan bisiklet geçmesi, böcekler. Bunlar fobi diyebileceğim düzeyde olanlar. Bisikleti yenmek istiyorum ama. Küçükken düştüğüm için şimdi korkar oldum. Yeni okulum kaldığım yere yakın belki bisikletle giderim diye yeneyim de kolaylık olsun. Yükseklik korkumun da üzerine giderim genelde. Yüksek yerlerden aşağı bakmayı severim. O korku hissi çok güzel aslında. Adrenalin meraklıları bu yüzden seviyordur belki.

Bu kadardı.

Mutlulukla kalın.

21 Eylül 2023 Perşembe

Eylül 2023 Meydan Okuması *21

Merhabalar.

21-Şu an okuduğun kitaptan, dinlediğin şarkıdan, izlediğin filmden bir replik paylaşır mısın?

Paylaşırım tabii. Çok severim böyle alıntıları paylaşmayı. Şimdi bana kızacaksınız, kızın, ben hala Müzik ve Sessizlik'i bitirmedim. Son 50 sayfam kaldı ve aylardır okumuyorum. Kitabı sevdim ama kitap tembeli oldum okumuyorum hiç. Vaktim var, zamanımı boşa geçirdiğim çok an var, kitap kolayda alsam oturur okurum ama okumuyorum. Beynim bedenimi ikna etmiyor. Edemiyor değil etmiyor. Resmen bile bile okumamayı seçiyorum ve kendime gıcık olduğum bir konu bu. Neyse son kaldığım yeri açtım ve bir cümlenin altını çizmişim bile.

'Kabullenmenin hayatın öğrettiği en ağır ve en zor ders olduğunu düşünüyordu.'

Bu kitap çok güzel. Çok yerin altını çizdim. Yazacağım, bir bitireyim. :(

***

Dinlediğim şarkıları da paylaşayım. Sürekli şarkı dinliyorum zaten. 

Cem Yenel & Çağan Şengül - Mevsimler Gibi

Sia - Elastic Heart

Ben Sana Veda Edemem.

Kenya Grace - Strangers

Roce - Follow

Xxxtentacion - Numb

İmkansız Bir Aşk Denir

Tamino <3 ve Çağan Şengül bu aralar sık dinlediğim kişilerden.

Say say bitmiyor. Daha da yazarım. Bir de bu aralar şarkıları karıştırıp mashup dedikleri bir şarkı ortaya çıkaran müzisyenler var. Onların yaptıkları şarkıları dinliyorum. Mü-kem-mel-ler. Bayılıyorum hepsine. Onlara da bakın mutlaka. İyi yapana denk gelince şenlik oluyor o gün benim için.

Şarkılarda seçtiğim kısım Mevsimler Gibi'den.

Ben o yazı günleri ayları yolları bekleyecektim

Tenine ateş gibi düşmeye sevmeye ben gelecektim

Bi kere de sor beni sev yeniden ve de sar

Benim ol kal yanımda diye ben

Güneşimi karlara gömmeyi isteyecektim

Bir anlamı yok

***

Şimdi de film alıntısı seçeyim. Bu aralar hep dizi izliyorum. En son film izleyeli birkaç hafta oluyor sanırım. All These Years filmiymiş hatta twitterdan buldum. Yazmışım oraya. Film güzeldi ya. Çin filmlerini sevenler izlesin bence. Tam benlikti kahır kısmı. Başrol erkek her şeyiyle ben kurguyum diye bağırıyordu. Öyle mi güzel sevmek olur? Ben kızımızı da çok iyi anladım ama. Yaptıklarına hiç kızamadım. Daha o yapmadan neye nasıl tepki vereceğini biliyordum hatta. Neyse seçtiğim replik de şu olsun.

-Bu atkıyı sana aldım. Soğuk olunca kullan. Havalar ısınınca kenara kaldır. Tıpkı benim gibi. Bana ne zaman ihtiyacın olursa o zaman yanında olacağım.

+O zaman umarım kış hiç bitmez.

Daha çok replik var ama spoilera düşmeden yazabileceğim pek yoktu. Bunu seçtim ben de. Filmden pek çok sahneyi kesmişler. Çin sansür konusunda çok ciddi. Bu kesintiler filmi biraz garipleştiriyor ama yine de güzel. Karakterleri çok sevdim ben.

Bugünden de bu kadar.

Mutlulukla kalın.

Eylül 2023 Meydan Okuması *20

Merhabalar.

20- İyi ki itiraz ettim dediğin bir konu var mı?

Bu soru beni hem üzdü hem düşündürdü. Çünkü bugüne kadar itiraz ettiğim hiçbir şey olmadı. Ne resmi olarak ne de özel hayatımda neye itiraz ettim diye düşünüyorum da yok. Sınav kağıdıma bile itiraz etmedim galiba. Bana da hep böyle öğretildi aslında. Sesini çıkarma, ayıp, günah, büyüğe karşı gelinmez, öğretmene karşı gelinmez. Neyse sinirlendim biraz. Zaten bu aralar otoritelere çok sinirliyim. Bir de muhtemelen ülkenin yarısı benim gibi öğütlerle büyümüştür. Bir de hakkını aramak için taşkınlık çıkarmaya programlı olanlar var ki evlere şenlik. Normal bir konuşma yapılamıyor asla. Neyin itirazını edeyim. Ay neyse güzel güzel başlamıştım sıkıntıdan şiştim yine. Ama bugünle alakalı bu ruh halim. Güzel ülkem yine yapacağını yapıyor. Mutsuz olmam için, geleceğe karşı duyduğum umutların her an daha hızlı ölmesi için var gücüyle çabalıyor sağ olsun. İçimde söylenecek çok şey var ama hepsi boş geliyor biraz da. Neyse hadi hoşçakalın.

Mutlulukla kalın.

19 Eylül 2023 Salı

Eylül 2023 Meydan Okuması *19

Merhabalar.

19- Enerjinin sıfırlandığını anlarsan ne yaparsın?

Bu çok sık yaşadığım bir durum. Eğer gün içinde anlık gelen bir hisse müzik dinlerim, bana iyi gelen videolar izlerim, kalkıp hareket etmeye çalışırım, peluş oyuncaklarıma sarılırım, ailemle aram iyiyse ve onlara gıcık olmuyorsam gider onlara sarılırım çünkü nedensizce tersimden kalktığım zamanlar olabiliyor bazen. :D Yemek yerim. Ama o yemeği süsler püslerim kendime özenirim. Parfüm sıkarım ya da güzel koku sıkarım ortama. İyi gelir bu da. Banyo yapmak en etkilisi. Tazeleniyorum ve enerjim yükseliyor. Su içerim. Kocaman bir bardak su da insanın içini ferahlatıyor ve enerji veriyor bence.

Eğer bedensel bir yorgunluksa yatıp kitap okurum, video izlerim çok rahatlatır beni. Ama çok abartmamak lazım. Bazen ipin ucu kaçıyor ve saatler geçmiş oluyor. Orası sıkıntılı.

Eğer yorgunluğum daha medikal bir psikolojik durumdan kaynaklanıyorsa da oturup geçmesini beklerim. Hayatımda bir kez depresyonu yaşadım. Berbat bir şeydi. O yüzden yaşamayanlar asla heveslenmesin. Atlatmak çok zordu. Hala o şeyleri yaşamasaydım hayatım şimdi bambaşka olurdu diyorum ama yaşanması gerekiyormuş. Neden o noktaya geldiğimi biliyorum çünkü. Benden bağımsız çok şey oldu ve bedenim gibi ruhumun da yorulduğu bir an olacaktı illa ki. Neyse işte bu durumdayken sadece durdum ve dinlendim. Doktora gittim tabi ki. Asla ihmal etmeyin. Bana faydası olmadığını düşündüğümde bile gittim. Çünkü bu o an ki ruh halimin düşüncesi de olabilirdi. Ve geçti gitti. Uzun sürdü gitmesi. Belki kapı ardında bekliyordur hala. Ama ben uzun zaman sonra içimde iyi hissediyorum. Bunu fark etmemi sağlayan şeyler oluyor zaten hayatımda. Şu an bu kadar hevesle bloğa yazmam bile bunu gösteriyor.

Böyle işte. Yorulmak en doğal hakkımız. Biz biyolojik yaratıklarız. Kimseye her an enerjik olma sözümüz de yok. Şu an ki düzen bizden bunu talep etse de boşa eder valla arada tembellik yapmak gibisi yok. :D

Dinlenelim, keyiflenelim sonra da tam gaz hayatımızı yaşayalım.

Mutlulukla kalın.

18 Eylül 2023 Pazartesi

Eylül 2023 Meydan Okuması *18

Merhabalar.

18- Söylemekten kaçındığın kelimeler var mı?

Çok var. Genelde negatif anlamlı olan kelimeleri söylemekten hoşlanmıyorum. Ama aksine son zamanlarda çok sık kullanır oldum. Geri zekalı kelimesi hele ağzıma yapıştı. Öfkelendiğim anda hemen onu söylüyorum. Bir de iç sesim çok küfürbaz oldu. Bu da çok rahatsız ediyor beni. Ancak hayatımın küfür etmeden anlaşılmayacak zamanlarına geldim gibi o yüzden içimdeki öfke başka türlü geçmiyor. Bir an boş bulunup sesli de söylerim diye çok korkuyorum. Ne kendime ne başkasına yakıştırmıyorum küfürlü konuşmayı. İçimden bile olsa söylemek istemem. Zaten hissettiğim bu öfkenin de temelsiz ve gereksiz olduğunu da bildiğimden ne kadar çabuk yatışabilirsem benim için de o kadar iyi olacak. Gecenin bir vakti sokak röportajı izleyip bilmem neredeki insanlarla kavga edebiliyorum kendi kendime. Bu çok boş ve zararlı bir alışkanlığa dönüşüyor. Aman diyeyim canım kendim yapma böyle saçmalıklar. Görme, duyma, geçsin gitsin. Sen kendi hayatına bak.

Sonra büyük konuşmaktan ve kınamaktan çok korkarım. Böyle kelimeleri seçeceğim zaman hemen geri adım atarım ya da dilimi ısırırım. Hep başıma gelecekmiş gibi geliyor. Çocukluktan beri öyle öğretildiği için.

Bir de bu aralar sanki sürekli söylediğim şeyler bir noktada gerçek oluyor gibi geliyor. Hayatıma çağırıyorum sanki. O yüzden daha pozitif ve daha güzel şeyler söylemeye çalışıyorum. Şu an ki öfke durumumda her zaman mümkün olamıyor ama bilerek şimdi hayatımda istediğim şeyleri söyleyeceğim deyip uzun uzun kendime sesli bir şekilde sayıyorum dileklerimi. İster dua deyin ister enerji ben inanıyorum bunlara ve sesli söylendiğinde daha etkili olduğunu düşünüyorum. Hem iyi hissettiriyor kendimle güzel şeyler hakkında sohbet etmek. Kendime iyi dileklerde bulunmak. En çok eğlendiğim insan kendimim zaten. :D

Böyle işte. Spesifik bir kelime aklıma gelmese de konuşmalarımızın bizi çok etkilediğini düşünüyorum. Bu aralar çevrem çok fazla negatif olduğumu da söylüyordu o da etkili oldu bir şeyleri fark etmem için. Gerçi bana bunu diyenlerin de pozitif olduğu söylenemez ya neyse.

Şimdilik bu kadar. Hoşçakalın.

Mutlulukla kalın.

17 Eylül 2023 Pazar

Eylül 2023 Meydan Okuması *17

Merhabalar.

17- Komşular roman karekteridirler, var mı böyle bir komşun?

Hiç böyle bir komşu gelmiyor aklıma. Hepsinin kendine has özellikleri, bambaşka yaşantıları var ama bir romanda okudum mu hatırlamıyorum. Sizlerin yazdığı yazılara bakacağım bunun için. Güzel kitap önerileri çıkar kesin. 

Mutlulukla kalın.

16 Eylül 2023 Cumartesi

Eylül 2023 Meydan Okuması *12-13-14-15-16

Merhabalar.

Birkaç gündür uzak kaldım şehir dışında olduğum için. Hazırlık sınavlarıma girdim. Yeni okulumu tanıdım. Şu an için her şey yolunda gidiyor. Ekim ayında taze üniversiteli olacağım yeniden. Çok heyecanlıyım. Sonunda İngilizce'm mükemmel olacak. Topluca soruları cevaplayayım bu postta. Başlıyoruz.

12-Karar verme sürecinde düşünceler mi yoksa sezgiler mi? 

Hmm... Sezgilerle desteklenmiş düşünceler. Eğer çok kötü hissediyorsam o şeyi yapmam ama bunun mantığıma da uyması lazım. Çünkü bazen psikolojik durumum sanki hislerimmiş gibi beni kandırabiliyor. Anksiyeteden dolayı ya da modum düşük olduğundan dolayı kötü hissettiğim şeylerde kendimi sorgularım. Objektif olmaya çalışırım. Hayatımı etkileyen kararlar da verdim bu son süreçte. Hatta düşününce pek çok radikal karar vermiş oldum kendi çapımda. Hepsinde hem hisler hem de mantığım birbirini destekler durumdaydı. Hem mutluluğumu hem de bana faydası olacak olanı bir araya getirmeye çalışıyorum yani.

13- Bugün kendi çektiğin beğendiğin bir fotoyu paylaşır mısın? 


Bu soruyu görünce fark ettim uzun süredir fotoğraf çekmiyorum. Bu yüzden kalkıp bunu çektim. En yakınımda sevdiğim bir şey olsun dedim. Rozetler de düş kapanı da çok özel benim için. Kuzenim gittiği geziden düş kapanını hediye getirmişti bana. Çok sevinmiştim. Rozatler de sevdiğim her şeyden biraz var. Tavşanları ben yaptım hatta. The Untamed sevdasına, izlediğim dönemde hazırlamıştım. Hala yeri ayrıdır o dizinin ve WangXian'ın. Hatta oyuncularının bile. 

14- Hiç kimsenin duymadığı kitaplar arasında en sevdiğiniz hangisidir? 

Çok bir iddiam yok kitaplar konusunda. Ama bana benim bildiğim şeyleri herkes biliyormuş gibi gelir hep. Belki ondandır. Okuduğum kitaplar arasından Adam ve Kız kitabını önerebilirim. Günümüz ilişkilerini, günümüz kadının düşüncelerini ve karakterlerin ruh dünyasını çok güzel yansıttığını düşünüyorum. Sonu bir tık benim hayal gibi olmasa da eminim çoğu kişi memnundur sonundan. Yani bir bakın derim. Ama bu kitap en sevdiğim değil. En sevdiğim kitap Eleanor ve Park. Asla bu kadar sevmeme değecek kadar edebi bir değeri yok ama her bir satırına bayılıyorum. Dünyası beni çok iyi hissettiriyor. Onlarla otobüste sohbet ediyorum sanki. Çok güzel.

15- Dünyanın en zor hissi nedir? 

Hmm... Ne zor sorular. Benim için düzeltmeye gücümün yetmeyeceği kötülüklere şahit olmak sanırım. Elimi uzatıp düzeltemedikçe içimden de şiddet dolu bir canavar çıkıyor sanki. Kızıyorum, bağırıp çağırmak, yakıp yıkmak istiyorum ama yapmamam gerektiğini de biliyorum. Beni negatif yönde dönüştürmesine karşı durmaya uğraşıyorum. Onlara inat ilerlemem gerektiğini hatırlatmaya çalışıyorum. Kendi içimdeki pek çok duyguyu gün gelip kabulleniyorum hatta sevebiliyorum bile ama bu duyguyu asla aşamıyorum. Ve tahmin edileceği üzere gün içinde çokça yaşıyorum malesef. 

16- Dostoyevski "Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!" der. Sizin alışamadığınız bir şey var mı?

15. sorudaki duygu olabilir. Alışmaktan da korkuyorum aslında. Sesimizi çıkarmayı başaramıyoruz bir de alışırsak geriye ne kalır?

Bu kadardı. Şu sıralar yoğun dönemlerdeyim. Bir oturup anlatsam rollercoster gibi duygu değişimleri yaşarız. Bir sürü şey oluyor hem hayatımda hem çevremde. Yorgunum ama mutluyum da. Böyle işte. Görüşürüz.

Mutlulukla kalın.

11 Eylül 2023 Pazartesi

Eylül 2023 Meydan Okuması *11

Merhabalar.

11- Hayattaki en zor şey nedir?

Hmm... Galiba istemediğin halde bir şeyleri yapmaya zorlanmak ya da daha kötüsü kendi kendini zorlamak. Bence en içinden çıkılmaz ve boğuluyor gibi hissettiren şey bu oluyor beni. İnsan uyum sağlayan bir varlık. Her koşulda bir süre sonra uyum sağlar belki ama içinde istemediğini bilirken bir de kendini alışmaya zorlamak çok zor bence.

Ay inşallah bundan böyle paşa gönlümüz ne isterse, nasıl isterse öyle yaşarız. Yazarken bile bunaldım.

Mutlulukla kalın.

10 Eylül 2023 Pazar

Eylül 2023 Meydan Okuması *10

Merhabalar.

10- Bloğunuzun başkaları tarafından okunduğunu bilmek size nasıl duygular yüklüyor?

Başlarda gergin bir duyguydu. Yazdıklarımı paylaşmaktan çekinirdim. Ama zamanla kendime güvenim arttı veya şöyle diyeyim daha çok kendimi merkeze aldım başkalarının düşünceleri yerine. Artık o kadar gergin hissetmiyorum yeni okuyuculara karşı.

Ama...

Bazı düzenli yorumlaştığım kişiler var. Onlardan gelen şeyler beni hep çok mutlu ediyor. Bloga başladığımda ve nasıl olduğunu anlamadığım hızda diğer bloggerlarla iletişime geçtiğim süre çok keyifliydi. Hala en heyecan veren şey yazıyı yayınlayıp gelen yorumları okumak. Tanıdık isimler görmek de en mutlu olduğum şey.

Bugüne kadar sadece bir tane beni rahatsız eden yorum aldım. O da homofobi içeriyordu. Dikkate bile almadan moderasyon kısmında sildim. Onun dışında yorum yapan herkesi yayınlıyorum ve mutlaka cevap vermeye çalışıyorum. Bir süre düzenli yazınca bir sorumluluk da hissediyor insan. Hele bazen ara verip gelince beni görüp sevinen kişileri görünce çok duygulanıyorum. Gerçekten aramızda bir bağ oluşuyor. Burada tanıştığım, konuştuğum herkesin kalbimde bir yeri var. Birbirimizin hayatlarının bir parçasına şahit oluyoruz. Bazen sevinçler bazen hüzünler paylaşıyoruz. Bir nickname oluyor belki karşımdaki ama öyle bir tanışıklık geliyor ki yadırgamıyorum hiç. O kişi nickname ile bütünleşmiş oluyor. 

Kısacası çok güzel bir duygu. Yazmayı seven kişiler biraz da birbirine benziyor sanırım. Burayı seviyorum ben. Umarım uzun yıllar görüşürüz. 

Mutlulukla kalın. 

9 Eylül 2023 Cumartesi

Eylül 2023 Meydan Okuması *9

Merhabalar. 

9- Bize bir nasihat vermenizi istesek?

Ooo tam adamına denk geldi. Bir nasihat verecek olsam benim gibi olmayın derim herhalde. :D

Ay düşüneyim biraz. Nasihat olmasın da tavsiye olsun benimki. Öncelikle benden büyüklere tavsiyem gençlerle diyaloğunuzu hep koruyun. Onlara üstten bakan, eleştiren bir yerden değil de koruyan kollayan ve onların kararlarına saygı duyan bir yerde olduğunuzu onlara hissettirin. Her insanın karakteri farklıdır ama en önemli şeyin iletişim olduğunu ve her konuda konuşularak ortasının bulunacağını öğretin. Çocuğu olanlar sosyal medyada takıldıkları yerlerden haberiniz olsun. Kpop mu seviyor siz de dinleyin, oyun mu oynuyor en azından bir el siz de yanında oturun size öğretsin, oyun hakkında konuşsun. İdollerin resmini asıyorsa kızmayın bu kim deyin. Tanımaya çalışın o kişiyi. Daha başka ilgi alanları için de geçerli bu. Eleştirip, kızıp dönüp gitmeyin. Tanıyın onları. Biliyorum çocuk büyütmek zor çoğu şeyi insanın kafası kaldırmıyor bir süre sonra. Ya da belki insan daha sabit düşünüyor çoğu konuda çağı anlamıyor ama mış gibi yapın. Ne yapıyorsa çocuk yanınızda yapsın. Maddi konularda da öyle. Yemeğe çıkarın, sinemaya, bowlinge, kafeye. Arkadaşları ile yapmak isteyeceği şeyleri önce siz onunla yapın. İlk defa arkadaş ortamında görmesin. O zaman emin olun daha aklı başında oluyor insan. Bilmiyorum benim kendi hayatımda gözlemlediğim şeyler bu. Çocuk sahibi olunca nasıl düşünür insan ya da nelere gücü yeter henüz bilemem ama ben bu şekilde düşünüyorum şu an.

Kendimden küçükler ve yaşıtlarım için de -ve kendim de geçerli olmak üzere- yapmak istediğiniz şeyleri ertelemeyin diyebilirim. Ve asla geç olduğunu düşünmeyin. Bol bol okuyun, spor yapın. Doğayı gözlemleyin, temiz hava alın. Küçük mutlulukları keşfedin. Çevreden gelen negatif şeylere çok kulak vermeyin. Sosyal medya kullanımında efendi siz olun. Bol bol kendinizi dinleyin, kendinizin farkında olun. Mutlu olmaya çabalayan ve çevresine de mutluluk vermeye çalışan biri olun. Aile ilişkilerini sağlamlaştırmaya uğraşın. İnsanlarla bağ kurmaya, daha sabırlı, daha ılımlı olmaya uğraşın. Bazılarının saçma geldiğini ya da bizden bağımsız olduğunu biliyorum ama insanlar arasındaki ilişkiler düzelmezse hayatın tadının pek de yerinde olmayacağını düşünüyorum. Çünkü kendi başımıza değiliz hiçbir zaman. Başkalarından bağımsız olabiliriz ama onlara mağruz kalıyoruz. Onlar da bize. O yüzden ne kadar iyileştirme yönünde olursa gönlümüz o kadar güzellikler artar diye düşünüyorum.

Yani diyebileceklerim bu kadar. Dediğim gibi nasihatten ziyade sanki böyle olursa daha iyi olur diye düşündüğüm tavsiyelerim bunlar. Başkasına söylerken en çok kendime söylediğim sözler. Bazen durup kendime baktığımda bu yaptığın olmadı, bu konuşma tarzı sana yakışmadı deyip düzeltmeye çabalıyorum. Aynı onun gibi bu yazdıklarımda.

Bu kadardı.

Mutlulukla kalın. 

Eylül 2023 Meydan Okuması *8

Merhabalar. 

8- Biri vardı değil mi "bu insan" olmanızı sağlayan kimdi o?

Aslında bu şu an bana çok iddialı gelen bir cümle. Çünkü hala tam olarak kişilik gelişimimi tamamladığımı düşünmüyorum. Her geçen gün bir şeyler öğreniyor, birileriyle tanışıyor, dış etkenlerden ya da kendi içsel düşüncelerimden etkilenip değişiyorum. Ve bir süre daha bunun süreceğini düşünüyorum. Özellikle iş hayatına henüz atılmadığım için kişiliğimin bir kısmının da orada farklılaşacağını zannediyorum. Ama şu ana kadar heybeme attıklarımla olan benden bahsedersem büyük ölçüde annem ve babam diyebilirim. Uzun mutfak masası sohbetlerinde çok fazla şey konuşuruz biz. Şimdi emeklilikle üzerine aldığı huysuz ihtiyar imajıyla babamla çatıştığımız çok an oluyor. :D Ama o zamanlarda bile uzun uzun tartışabilmek bana asıl olması gereken buymuş gibi geliyor. Sonra 4. sınıf öğretmenim temelimin oluşması ve okul hayatında daha başarılı olmam için çok emek vermişti. Onun bana kattığı çok şey var. Derslerde bize okuduğu Çocuk Kalbi kitabı hala aklımdadır. Tam farkına varmasam da eminim o zamanlardan pek çok şey karakterime işlendi.

Aklıma gelenler bu kadar. Sanki o kadar da farkındalıklı biri değilmişim gibi geldi bir an. :D

Sizlerin cevaplarını okumak için sabırsızlanıyorum.

Mutlulukla kalın.

7 Eylül 2023 Perşembe

Eylül 2023 Meydan Okuması *7

Merhabalar.

Tam gaz devam ediyoruz meydan okumaya. 

7- Çocukluğunuzdan hatırladığınız ilk şey nedir?

Düşünüyorum da çocukluğumla ilgili kendi başıma net bir anım yok. Ama resimlerden gördüğüm ve ailemin anlattığı kadarıyla bildiğim anılar var. Bunlardan biri çilek bahçesine gitmemiz. Bu yüzden sanırım çilek en sevdiğim meyvedir. Bir diğeri de Nasreddin Hoca Türbesi ziyaretlerim. Ben Akşehir'de doğmuşum o yüzden ailemle sık sık ziyarete gidermişiz.

Genel olarak mutlu ve hareketli bir çocuktum. Herkesle hemen kaynaşan çocuklardanmışım. Böyle.

Mutlulukla kalın.

6 Eylül 2023 Çarşamba

Eylül 2023 Meydan Okuması *6

Merhabalar.

6- Şunu görmeden/yapmadan ölmek istemem, dediğiniz şey nedir?

Ahh... Önce bir iç çekeyim de soruya öyle cevap vereyim. Önce ciddi konulardan başlayacağım. Son zamanlarda hatta son iki gündür ülkedeki şeyler canımı çok sıkıyor. Twitter kullanıyorsanız zaten neden olduğunu anlamak zor değil. Oranın da sahte bir tarafı var ama o sahtelik bile benim hayatımı etkileyebiliyor bu yüzden habersiz kalmak istemiyorum. Ben ölmeden önce ülkemin adaletli ve eşitlikçi olduğu günleri görmek istiyorum. İnsanların birbirine saygılı olduğu, yapılan uygulamalarda önce halkın iyiliğinin düşünüldüğü ve milletimizin yarın başıma ne gelecek acaba diye kaygı duymadığı bir hayat yaşadığını görmek istiyorum. Umarım en kısa zamanda görürüm de gözüm açık gitmez. Bazen bunca iğrençliğe nasıl yakılıp yıkılmıyor diye de şaşırıyorum. Neyse hala ite kaka sürdüğüne göre bir şeyler ya görecek günümüz var ya çekecek çilemiz var.

Kendi kişisel isteklerime gelirsem de ben ölmeden; Asya ülkelerini görmek, deniz altına dalış yapmak, kendi paramla yaz tatiline çıkmak, bir kitap yazmak, kendi takı markamı kurmak, tek başıma şehirler arası araba yolculuğu yapmak, ailemin pamuk dede ve nine olduklarını görmek, bir civciv alıp büyütmek ve evcil tavuğumla yaşamak, okumak istediğim kitapları okumuş olmak, izlemek istediğim şeyleri izlemiş olmak, hayatımın bazı dönemlerinde farklı ülkelerde yaşamak istiyorum.

Umarım tüm dileklerim gerçekleşir. Bu aralar kendimi neşelendirmek zor oluyor ama bu yazı biraz olsun iyi geldi. Herkes mutlu ve sağlıklı bir ömür geçirir umarım. Sevdiklerimizle hiç ayrılmadan keyif dolu, sadece güzelliklerin olduğu bir hayat.

Mutlulukla kalın. 

5 Eylül 2023 Salı

Eylül 2023 Meydan Okuması *5

Merhabalar.

Beşinci günle devam.

5- Hangi film? Niçin?

Buna bir tane film seçmek çok zor. Acaba en sevdiğimi mi seçsem yoksa şu aralar takıldığım filmlerden birini mi?

Neyse kararımı verdim en sevdiğim filmi yazacağım. 

Glück. 

Anlamı mutluluk olan bu filmi neden izlemeye başladığım bellidir sanıyorum. İzlediğim anda en sevdiğim film olmayı başardı ve sonrasında defalarca izledim. Geçenlerde tekrar izledim hatta. Almanca A1'i geçince bakalım anladığım kelimeler olacak mı diye merak ettim. Hikayesi çok dokunaklı. Karakterlerini çok sevdim. Karakterlerin birbirilerine tutunmaları. Kurmaya çalıştıkları o hayatı izlemek. Son ana kadar birbirlerini önemseyip birlikte mutlu olmaya çalışmaları beni çok etkiledi. Bence şans verin.

Mutlulukla kalın.

Eylül 2023 Meydan Okuması *4

Merhabalar.

Dün bir anda misafirlerimiz geldiği için aklımdan uçup gitti Eylül yazısı. Bugün telafi edeyim.

4- Kolleksiyon yaptığınız bir şey var mı?

Bugünün sorusu koleksiyonlarla ilgili. Şu an eskisi kadar hevesli bir şekilde koleksiyon yapmasam da biriktirmeyi çok severim. Eskiden peçete, peluş oyuncak, taş, defter, kalem, süpriz yumurtadan çıkan küçük oyuncakların koleskdiyonlarını yapardım. Şimdi kahve kupaları, stiker ve internette gördüğüm güzel edit videoları ve güzel fotoğrafların koleksiyonunu yapıyorum. Her şeyin fazlası insanı yoruyor onun için koleksiyon içinde elimden çıkarmayı göz aldığım şeyler de oluyor bu arada. Büyüdükçe bir şeylerden vazgeçebilmeyi ve bunun beni kötü hissettirmemesi gerektiğini düşünmeye başladım. Depremde de şehrimizde kalan yurtlara peluş oyuncaklarımı bağışladım. Babam da amigurumi bebekler örüyor bu aralar. O da yaptığı birkaç oyuncağı verdi. Umarım biraz olsun teselli olmuştur ve onca zaman beni mutlu eden oyuncaklar başkalarını da gülümsetebilmiştir. 

Bu kadardı. Herkese iyi günler.

Mutlulukla kalın.

3 Eylül 2023 Pazar

Eylül 2023 Meydan Okuması *1-2-3

Merhabalar.

İlk iki günü kaçırsam da ben de katılmak istedim bu meydan okumaya. Yüreğimin İklimi blog sayfasının hazırladığı bir etkinlik. Merak edenler buradan ulaşabilir.

İlk iki günün sorularını da aradan çıkarayım burada.

1- Kurtulmak isteyip kurtulamadığın alışkanlığın var mı? Evet. Pek çok kişi gibi ben de gereksiz yere sosyal medyada vakit harcıyorum. Bunu yok edebilsem harika olacak.

2- Doğa mı ? Şehir mi? Neden? Şehir. Çünkü istediğim zaman istediğim imkanlara ulaşmayı seviyorum. Böcekler ve doğadaki zorlu koşullarla da uğraşmak istemem açıkçası. Şehir içinde korunmuş doğa alanları olmasını ve bunalınca oralarda vakit geçirmeyi isterim. 

Sıra geldi günün sorusuna. 

3- En beğendiğiniz mimari eser? Neden? Benim çok bir mimari bilgim yoktur. Gezmeyi çok severim tarihi yerleri ama her detayına hakim değilim malesef. Genelde girişte bilgi vermek için konulan panoları okuyup öyle gezmeye başlarım. Bazıları da aklımdan uçup gider sonrasında açıkçası. Türkiye'de pek çok yeri de gezdim. Doğu ve Akdeniz taraflarına gitmedim şu ana kadar. Onun dışında ülkenin kalan yerlerini çeşitli turlar ya da ailece yapılan gezilerle görme fırsatı yakaladım. Zaten Kapadokya bölgesinde yaşadığımdan buralardan sıkıldık sayılır. :D Adı duyulmuş pek çok mimari eseri de gördüm haliyle. Hepsi çok güzeldi ama en beğendiğim olacak kadar beni etkileyen olmadı.

Ben bu soruya en beğendiğim değil de en merak ettiğim olarak cevap vereyim ayrıca. Milano Katedrali ve Kurtarıcı İsa Heykeli en çok görmek istediğim yerlerden. Ah bir de Notre Dame Katedrali tabi ki. Yakın zamanda ona takılmıştım. Belki didiklesem daha çok çıkar ama bunlar ilk aklıma gelenler. Takip ettiğim bir mimar İtalya'ya gittiğinde bu katedrali göstermişti. O zaman hikayelerinden bile etkilemişti beni. Heykel ise tüm şehri gördüğü fotoğraflarda çok büyüleyici duruyor. Hem de o taraflara gidip keyif tatili yapmak istiyorum günün birinde.

Bu kadardı. Pek kültürlü bir insan olmadığımdan mimaride sınıfta kaldım ama yazıları merakla okuyacağım. Eminim muhteşem güzellikte yerler vardı dünya üzerinde. 

Mutlulukla kalın.


2 Eylül 2023 Cumartesi

BCP Ağustos * Savaş, Tarih ve Yolculuk

Merhabalar.

Bcp etkinliğinin Ağustos ayını biraz geç yazabildim. Yoğun bir aydı ve bittiğini bile sonradan fark ettim. Kurslarım bitti. Sertifika sınavlarımı geçtim. Bu sene Yks'ye girmiştim ve tercih yaptım tercihime de yerleştim. Yeni dönemde bir üniversite öğrencisi olarak 2. üniversitemi okuyor olacağım inşallah. Çok heyecanlıyım yoğun dönemlere geri dönüyorum.

Bcp için birkaç film seçtim. Hepsi de çok severek izlediğim filmler. Umarım sizler de seversiniz. Hepsini öneririm. 

Önce yolculuk teması için seçtiğim şeylere bakalım. Farewell Song filmi ve 3 Will Be Free dizisi. Bir tane de dizi var seçtiklerim arasında söylemeyi unuttum. Daha önce bloğa yazdım yazısını. Benim en sevdiğim ve genele göre kaliteli kalan Tayland dizilerinden. Tam bir suç, kaçma-kovalama, yolculuk, oraların sıcak havasının izlerken sizi yaktığı bir dizi. Farewell Song ise benim Japon aşkım Ryo Narita ve kraliçem Mugi Kadowaki için izlemeye başladığım ve bayıldığım bir film. Bir müzik grubunun son turnelerine çıkmaları ve bu yolculukta aralarındaki sorunlarla yüzleşmelerini izliyoruz. Muhteşemdi.

Şimdi sıra savaş temasında. Firebird, Atonement ve Moffie. Önce Atonement. Ben Keira Knightley'e aşığım. Kadının her şeyine bayılıyorum. Lisede bir dönem oynadığı tüm işlerini sırayla izliyordum ve bu film beni acayip etkilemişti. Hala her şeyiyle aklımda. Çoğu kişi biliyordur bence. Bilmeyenler de bence izlesin. Havası çok güzel filmin.

Firebird filminde savaş var mıydı hatırlamıyorum şu an açıkçası. Askeriyede geçen bir film. Filmde uzun bir zaman aralığı işleniyor. İzlemesi çok keyifli. Çok yürek burkan bir aşkı anlatıyor. Savaş yoktuysa bile burada dursun izlemek isteyenler için. Askeriyedeki bir erle komutanın aralarındaki aşk hikayesini anlatan güzel bir film.

Moffie ise tam bir savaş filmi. İzlerken gerim gerim gerildim. Ben askeriye mantığını oldum olası sevmem. Bu film neden sevmediğimi bana hatırlattı. Bir kitap uyarlamasıymış. Okumayı çok istiyorum. Filmi izledikten sonra araştırmıştım ama siz biliyorsunuz ki bu kız tam bir erteleme makinası o yüzden unuttum gitti. Bcp sağ olsun bana hatırlatmış oldu. İşte bloğu hayatımızdaki güzelliklerinden biri. Filme dönersek ben ana karakterin yanında Sachs karakterini de çok sevdim. Bir şekilde kendime yakın hissettim hatta. Zor bir film ama güzel bir film.

Evet bu seferki önerilerim bu kadar. Umarım seversiniz. Ben koşuşturmaya devam edeceğim bu süreçte. Ama çok iyi geliyor var ya. Hele ki evde kaldığım o dönemlerden sonra. Psikolojim düzeliyor en önemlisi o. Eskiye dönmeyi hiç istemiyorum. Kendinize çok iyi bakın.

Mutlulukla kalın. 

1 Ağustos 2023 Salı

BCP Temmuz * Komedi, Mizah, Alman Edebiyatı

Merhabalar.

Bu BCP'ler de olmasa buraya uğradığım yok valla. Havalar çok sıcak. Yaz kurslarına başladım. Almanca ve İşaret Dili öğreniyorum. Geriye dönüp bakınca bu yoğunluk iyi geliyor ve mutlu ediyor beni. Konu Alman edebiyatıyken hazır da Almanca öğreniyorum diye kitap seçmek istedim ama yeni dönem insanı kitap okuyamıyormuş. Topu tüm dünyaya atayım da ben tembel görünmeyeyim. :D

Kitap okumadığım için ben de dizilerden seçtim bu ay. İlk dizimiz benim aşık olduğum Jeon Do Yeon'un dizisi, Crash Course in Romance. Yetişkin insanların aşk hikayelerini seviyorsanız mutlaka izleyin. Hayat koşuşturmasında olan iki insanın başta düşmanlıkla başlayan daha sonra hoşlantıya dönen çok tatlı, çok romantik hikayesi. Aşk adam Jung Kyung Ho da bizi bir kez daha hayran bırakıyor. Hele Dispatch'in sevgilisiyle yakaladığı bir an var. Resmen gerçek kdrama. Gözlerimde kalplerle okumuştum o haberi. :)

İkinci dizimiz de Kore'den The Boy Next Door. Webtoondan uyarlanmış. Choi Woo Shik ile Jang Ki Yong çok sevdiğim aktörler. İkisini böyle bir hikayede izlemek aşırı eğlenceliydi. Sürekli kahkaha atıyorsunuz. Ben zaten bromance ve bl dizilerini izlemeyi çok seviyorum. İşin içine komedi de girince tam safe dizilerden oluyor. 

Ve son olarak da güncel izlediğim bir Tayland dizisini önereceğim. Be My Favorite. Tayland sektöründen gelen haberler beni sektörden çok soğutmuştu. Ama bu dizi nasıl olduysa ilgimi çekti ve bir bakayım derken müptelası oldum. Gawin çok sevdiğim bir oyuncu. Krist sıkıntılı biri olsa da benim gözümde, iyi bir oyuncu olduğu için ve Gawin ile enerjileri süper uyumlu olduğu için izlerken de keyif alıyorum. Biraz fantastik, biraz dram, bolca romantik komedi. Bu dizi bl türünde. Onu da belirteyim izleyecekler için.

Benim bu ayım böyle. Sıcakta hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. Çok bunaltıcı. Konuları da uzun uzun yazmak isterdim ama klavye bile yanıyor şu an. Umarım blogları gezip okuyacak enerjim ve odağım olur. Siz de bir şeyler okumakta zorlanıyor musunuz? Hayat sanki korona sonrası bambaşkalaştı. hıh.

Mutlulukla kalın. :)

5 Temmuz 2023 Çarşamba

İzlediğim Filmler

Merhabalar.

Ben tam bir arşivciyim ama depolama alanları bana hiç yardımcı olmuyor. Bu yüzden arşivlerimi yavaş yavaş siliyorum. İzlediğim filmleri de buraya not alamaya karar verdim. Yavaş yavaş dolacak buralar. 

Mutlulukla kalın.

1 Temmuz 2023 Cumartesi

BCP Haziran * Fransız Edebiyatı ve Doğa

 Merhabalar.

Haziran bitti bile. Nasıl geçti hiç anlamadım bu sefer. Sıcaklar bizim burada bir anda bastırdı. Yorgandan pikeye hızlı bir geçiş yaptık. Hastalanırım diye korkuyordum ama şükür kuru öksürükten başka bir şey yok gibi. Bu aralar karşıma çıkan Tehlikeli İlişkiler kitabından uyarlanan şeyler daha çok gözüme çarptı ya da öncesinde bildiklerimle bir şekilde denk geldim. O yüzden bu ay için bu kitabı seçtim. Tehlikeli İlişkiler - Choderlos De Laclos.

Kitap mektuplaşmalar şeklinde ilerliyor. Zamanında bloğa yazdığım bir yazıyı da koyayım buraya. Ayrıntılı okumak isteyen bakabilir çünkü pek vaktim yok yazacak. Dediğim gibi bu kitabın çeşitli yıllarda uyarlamaları yapılmış bolca. Bazıları çok uymuştu bazıları yetersizdi. Ama ben hepsine bir şekilde ulaştım. Garip bir şekilde ilgimi çekiyor bu konu. Karakterleri üzmeye aşırı yatkın bir konu olduğundan her halde. Ben trajedi, dram gibi konulara bayılırım.

Bu günlük bu kadar olsun o halde. Herkesin bayramını kutlarım. Yakın zaman da hayatımda bazı değişikler olabilir. Yine. :) Belki bu yazmamı kolaylaştırır ve daha çok yazı yazarım buraya. Kelime Oyunu hep aklımda. Çok yazmak istiyorum. Ama iştesi var. Neyse halledeceğiz diye umuyorum. Bir hayatımı ortaya saçıp yeniden toplayayım da ferahlasın.

Hoşçakalın.

Mutlulukla kalın.

4 Haziran 2023 Pazar

BCP Mayıs * Başarısız :(

Merhabalar.
Bu ayın konusu eleştiri,deneme ve İtalyan edebiyatı idi ama ben seçtiğim kitabı bitiremedim malesef.
Bu ay başarısız oldu. Umarım Haziran başarılı olur.
Seçtiğim kitap da Doğmamış Çocuğa Mektup - Orianna Fallaci. Okuyunca ayrıca yazarım belki güzel cümleleri var.
Artık toparlanıp kendim için hayal ettiğim formuma dönüşmem lazım. Memnun değilim kendimden. Aşırı yorgun birine dönüştüm.
Yazacak bir şey de bulamıyorum beynim durdu sanki. Neyse...
Mutlulukla kalın o zaman.

27 Nisan 2023 Perşembe

BCP Nisan * Belirli Yazarlar, Yönetmenler

Merhabalar.

Her ay belli konular hakkında yazıp sonrada birbirimizi ziyaret ettiğimiz Bcp etkinliğinin Nisan ayındayız. Sizler de etkinliğe katılmak isterseniz. Okurix blogunu buradan ziyaret edebilirsiniz.

Bu etkinliği yaparken bir şeye çok üzülüyorum o da yeterince kitap okumuyor olmam. Elim hep filmlere gidiyor nedense. Kitaplara filmler kadar hevesli olamıyorum. Zaten genel bir dikkat süresinde azalma var galiba ülkede. Kitap okumak daha da zorlaşıyor böyle olunca. Ama yılmak yok. Bozulduğu gibi tamir olabilir her şey. Ben artık buna inandırmaya çalışıyorum kendimi. Bir şey bozulduysa tamir olabilir, değiştiyse eski haline de dönebilir. Boyun düzleşmem var çünkü ve artık hayat konforumu etkiliyor. Böyle düşününce en azından rahatlatıyor. Neyse konumuza geçelim. Ben bu başlığı görünce aklıma hemen bahsetmek istediğim birkaç yönetmen geldi. Onların filmlerini izlediğimde çok etkilenmiştim. Daha fazla yönetmen var aklımda ama hem ilk bu kişilerin gelmesi hem de diğerleri daha popüler oldukları için farklı öneriler yapayım dedim. Bakalım bilenler çıkacak mı?

Benim sebepsiz en sevdiğim film olan Glück filminin yönetmeni Doris Dörrie. Hem bu filmi hem de diğer filmlerini izleyin bence. Blogda Glück yazısı da var.

Daha önceki Bcp etkinliğinde Rus sinemasından bir şeyler izleyeceğimiz bir madde vardı. Ben onun için araştırırken Aleksandr Sokurov isimli yönetmeni keşfetmiştim. Hakkında söylenenlerden etkilenip iki filmini izlemiş diğer filmlerini de arşivlemiştim. Merakla onları izleyeceğim zamanların gelmesini bekliyorum. Keşke daha çok film izleyebilsem. Size de bu yönetmeni bir araştırmanızı öneririm.

Diğer bir önerim ise Marco Berger. Kendisi Arjantinli bir yönetmen. Ben nasıl denk geldim hatırlamıyorum ama yakın zamanda Un Rubio adlı filmini izledim. Filmi çok sevdim. Modern zamanın ilişkilerini iyi yansıttığını düşünüyorum. Karakterler ve oyunculuklar da beni çok etkiledi. Daha sonra diğer bir filmi olan Absent'i izledim. o da Un Rubio'da verdiği gerginliği hissettirdi ama o filmden biraz aşağıda kaldı. Diğer filmlerini de izlemek istiyorum. Konulara bir bakının severseniz şans verin bence. Ben böyle uyarıları yapmayı pek sevmiyorum aslında ama bu filmlerde ve yazının genelindeki filmlerde rahatsız olacağınız sahneler olabilir. Ben her şeyi izlemem derseniz izlemeden önce biraz bakının.

Geldik sonuncuya, Francis Lee. Kate Winslet'in harika performansıyla Ammonite, yönetmenden izlediğim ikinci filmdi. Birincisi God's Own Country. İki filmde hem gerçekçilikleri hem de oyunculuk performansları ile beni kalbimden vurdu. İzleyin bence. God's Own Country daha fazla etkiledi sinema zevki açısından ama Ammonite filmiyle daha fazla bağ kurdum.

Filmleri yönetmenlerine göre seçip izlemek bana her zaman zevk verir. Her filmde benzer şeyler yakalamak hem oyun gibi gelir hem de o işin bir parçası gibi hissettirir. Belki onların üstünkörü geçtiği yerlere fazlaca anlamlar veriyoruzdur ya da ufacık bir detayı keşfedip üzerine düşünülmüş, özenilmiş, emek verilmiş bir işin hakkını teslim ediyoruz diye düşünürüm.

Sizlerde bir film izleyeyim diye düşünürseniz bu yönetmenlere bir şans verebilirsiniz. 

25 Mart 2023 Cumartesi

Notre Dame de Paris - Müzikal

Merhabalar.

Notre Dame'ın Kamburu kitabını ve anlattığı hikayeyi bilmeyen yoktur. Ben de kabaca hakkında fikir sahibiydim bundan öncesinde. Daha sonra karşıma bir şarkı çıktı. Şarkıyı beğenip araştırınca Notre Dame de Paris müzikalinin en sevilen parçalarından biri olan Belle olduğunu öğrendim. İlk kez 1998 yılında gösterilen müzikal olmasına rağmen benim şu an keşfetmiş olmam beni çok şaşırttı ve hemen koşup izlemek istedim. Şansıma internette Türkçe çevirisi bolca mevcuttu. Ben buradan izledim eğer merak eden varsa. İşte o andan sonra da her gün kesintisiz müzikalin şarkılarını dinliyorum. Üstelik bir çok ülkede farklı dillerde sergilendiği için onları da buldum. Ama bir tek İspanyolca olanını beğendim. Onun müziklerini de buraya bırakayım. La Canción De La Zíngara favorim.

İstanbul'da yaşayanlara da bir güzel haber vereyim. Müzikal Fransız orijinali ile Zorlu'da yayınlanacakmış.

Hani bir replik var ya yanımdasın dokunamıyorum çok saçma. İşte bu tam olarak benim şu an ki hislerimi anlatıyor. Gitsen gidilir ama imkanlar elvermeyince ben de dramatik bir el hareketiyle nayır nolamaz diyerek sandalyeme yıkılıyorum. Şaka bir yana ben bir anda bu kadar çok sevdiğim için buraya da yazayım dedim. Kitabı da aldım. Müzik ve Sessizlik bitince okuyacağım.

Benim gibi müzikali bilmeyenler bir şans verebilirler. Bilenler için de farklı versiyonlarını dinlemek hoş olabilir diye düşünüyorum. İstanbul'daki gösteriye gidenler benim yerime de bolca eğlensin. Kendinize iyi bakın.

Mutlulukla kalın.

16 Mart 2023 Perşembe

BCP Mart * Kadın Yazarlar Ve Polisiye

Merhabalar.

Blogları canlandırma projesine devam ediyoruz. Mart ayının konusu kadın yazarlar ve polisiye. Bu sefer biraz erken yazıyorum. Hazır aklımda bir şey varken ve zamanım da varken yazayım dedim. Ben polisiye teması için bir süredir merak ettiğim Kuzuların Sessizliği filmini seçtim. İmdb'de puanı çok yüksek olan filmler, hep izlemem gereken, izlemediğim için çok şey kaçırıyormuşum gibi düşündüren bir yerdeler benim için. Ama çoğu da eski olunca pek sıra gelmiyor açıkçası.

Neyse gelelim filme. Ben gerçek suç olaylarını dinlemeyi seven biriyim. Özellikle seri katillerin psikolojileri çok ilginç olduğu için bununla ilgili çok yayın tükettim. Birazcık Amerika'nın olayları hikayeleştirmesiyle de -bence- bu tarz içerikler sıkça yapılıyor. Yine bu türden bir podcastte bu filmden bahsediliyordu. Konuşmacılar sevdiklerini söyleyince de izleyeyim dedim. Ama gerçekten çok sıkıldım. Belki o zaman için başarılı ve farklı bir iş olabilir ama ben sevemedim. Çok tahmin edilebilir bir senaryoya, teatral oyunculuklara (bunu demek asla haddim değil belki ama sevemedim işte), başı sonu kopuk gelen noktalara sahip bir filmdi. Olayları ve nelerden esinlenildiğini bilmesem karakterlerin çoğu davranışını bir sebebe bağlayamazdım bile bence. Sadece polisin eski anılara gittiği sahneleri çok sevdim. Sahne geçişleri harikaydı. Devam filmleri de varmış ama izlemem sanırım. Hala nasıl bu kadar çok puan aldı anlayamıyorum da. Zamanında aldığı ödülleri sonuna kadar hak ediyordur ona sözüm yok. Çünkü o zamanın şartlarına göre değerlendiriliyor. Ama şimdi üzerine başka bir sürü benzer ve bence daha gerçekçi hikaye gelmişken en azından bu kadar yüksek puanlı olmazdı diye düşünüyorum. Bu tamamen benim cahilliğimden de olabilir. Eğer bilmediğim bir nokta varsa aydınlatın beni. Ya da sadece benim kişisel zevklerimle uyuşmadığı için de olabilir bilemiyorum. Ama düşüncelerim bu şekilde.

Kadın yazarlar konusu için de son zamanlarda okuduğum bir kitap var. Benim şu an ki okuma hızıma göre Mart bitene kadar bitmeyebilir o yüzden ilk 100 sayfanın verdiği hislerle yazıyorum bunları. Gerçekten ilginç ve hoş bir kitap. 

Kitabın adı Müzik ve Sessizlik. Danimarka'ya kralın emrinde çalışmaya giden bir müzisyenin hikayesini anlatıyor. Yorumlardan gördüğüm kadarıyla insanların sıkça sahaflarda denk gelip beklentisiz okumaya başlayıp sevdikleri bir kitap olmuş. Sahafta sıfır beklentiyle alma kısmı benim için de geçerli. Sevmek kısmını da zaman gösterecek. Şu ana kadar merakla dolu bir hoşlantıyla okuyorum denebilir. Ama çok karakter var. Bir not defteri alıp notlar alsam iyi olacak. 

Böyle işte Mart ayı da böyle geçti, geçiyor. Daha yazsam çok fazla serzeniş, öfke, iç sıkıntısı, korku çıkacak kelimelerimden ama elim de varmıyor bir şekilde. Neyse yazma çubuğu kıpırdanıp duruyor. Beynim karma karışık. Durgun sulara kavuşunca bol bol yazarım. Mutlu mutlu şeylerden bahsederiz.

O zaman bir kez daha...

Mutlulukla kalın.

1 Mart 2023 Çarşamba

BCP Şubat * Şiir ve Psikoloji

Merhabalar.

Bcp Ocak yazısı geç gelmiş olsa da Şubat'ı geciktirmek istemedim pek. Sizler de Blogları Canlandırma Etkinliğine katılmak isterseniz Okurix bloguna buradan ulaşıp bilgi alabilirsiniz. Bu ayın konusu hakkında düşünürken tek bir öneri yapmak istemedim. Hem bu ay izlediğim hem de öncesinde izleyip Bcp içinde önermek istediğim işleri yazmak istiyorum.

-Bu ay izlediğim bir filmle başlayayım. Sister My Sister. Bu film 1933 yılında Fransa'da yaşanan bir cinayet olayını konu alıyor. Ben gerçek suç konularını kurguda izlemeyi sevmiyorum. Bu filmde de o his vardı. Ama oyunculukların övüldüğünü görünce izlemek istemiştim ve iki kız kardeşin oyunculuğunu, evin hanımları ile hizmetçilerin aynı evde görünmez duvarlarla ayrılmış yaşamlarını izlemek güzeldi. Onun dışında ortalama diyebilirim. Ama gerçekte yaşayan kişilerin çocukluğundan geçen travmaları öğrenince çok üzülmüştüm.

-Bu ay baştan sona izlememiş olsam da hayatımın her anında mutlaka azar azar da olsa izlediğim bir dizi Lost. Benim en sevdiğim Kore dizisi oldu artık kendileri. Her detayına aşığım. Bence psikoloji türüne çok yakışan bir havası var.

-Bir başka dizi de Grey Rainbow olsun istedim. Oyunculuklar amatör kalabilir ama çekim kalitesini, konunun işleniş tarzını çok beğeniyorum ben. Bir Tayland dizisi. Konuyu sevmeyen insanlar olabilir o yüzden öncesinden bir okuyun. Ben Tayland yapımlarından genelde bl türünde olanları izliyorum. Onlardan da kalitelisi ya da bana hitap edeni diyeyim, çok az çıkıyor. Gray Rainbow da onlardan biri. Benim için, bir anda sevdim nasıl oldu anlamadım diyebileceğim dizilerden.

-Bir başka önerim ise belki çoğu kişinin karşısına çıkmıştır. Kısa animasyon filmi olan The Boy, the Mole, the Fox and the Horse. Aklınız erdiğinde daha da anlamlanan mesajlarıyla o karların içinde içinizi sıcacık yapan bir film. Hani toplumlar hakkında, yeni nesil hakkında bir sürü eleştiri ya da yorumda bulunuluyor ya son zamanlarda. Bireysellik, mental rahatsızlıklar, toplumsal dejenerasyon gibi gibi. Onlara öğüt niteliği var.

Ben şu an kişisel hayatımda ve zihin dünyamda hiçbir gerçekliğe inanamaz olduğum bir noktadayım. Dünyanın bir yerlerinde yaşanıyor denenler, kendi ülkemizde olduğu söylenen şeyler ve daha başka pek çok ifadeyi kulaklarım duyuyor, gözlerim görüyor ama beynim kabul edemiyor, inanamıyor. İnkar gibi de değil ama sanki soyutlandım. Acıdan uyuşuyorum artık. Birilerini, bir şeyleri haklı bulmak haksız bulmak. Doğrusu neydi, yanlış olan ne çözemiyorum. Muhtemelen bu yazdıklarım bile bendekilerin ufacık bir yansıması oldu ve kendim bile çözemediğim zihin karmaşamı asla anlatamadım ama parmaklarım yazmaya başladı ve durdurmadım. Yazının geneli dağınık olabilir o yüzden kusura bakmayın. Kafamı toplamak biraz zor bu aralar. Umarım öneriler hoşunuza gider. Bu sefer böyle oldu. Kendinize iyi bakın.

Berrak bir zihin -umarım- ve...

Mutlulukla kalın.

16 Şubat 2023 Perşembe

BCP Ocak * Anarchist from Colony

Merhabalar.

Öncelikle depremden etkilenen herkese geçmiş olsun. Kayıpları olanlara Allah rahmet eylesin. Uzun bir iyileşme süreci bizi bekliyor artık. İnşallah bir daha böyle bir şey yaşamayız millet olarak.

Bundan çok değil birkaç gün önce bambaşka planlar yapan insanlardık ama şimdi bir anda her şey değişti. Biz insanlar aslında ne kadar az şeyi kontrol altında tutabiliyoruz. Benim gibi biri için bunu kabullenmesi biraz zor. Tabii işin kontrol edebilecekken görmezden geldiğimiz kısımları da var ki bu öfkemi körüklediği için asla son bir sözcükle bitiremiyorm. Dilerim bu sefer ders almış olalım. Biraz normalleşmek adına bu yazıyı yazayım dedim. Ocak geçeli çok oldu ama ancak fırsat bulabildim.

Okurix blogunun düzenlediği BCP Etkinliğine katılmak isterseniz buraya linkini bırakıyorum. Her ay belli konularda yazılar yazıp etkiliğe katılanları ziyaret ediyoruz. En kısa zamanda ziyaretlerimi de gerçekleştirmek istiyorum. Ocak ayı konusu, gerçeğe dayanan olaylar ve biyografi. Ben de bunun için bir film seçtim. Eskiden izlediğim bir filmdi ama hala aklımdadır. Hem oyunculuklardan hem konusundan çok etkilendiğim bir filmdi.

Anarchist from Colony; Kore, Japonya sömürgesinde iken bunu reddeden Koreli Park Yeol'un direniş mücadelesini anlatıyor. Bir grup kuran ve bu grupta yazılar yazan Park daha büyük bir şey yapıp veliaht prense bir suikast düzenlemeyi düşünür. O sırada Japonya'nın tavırlarına mualif olan Fumiko bu yazılardan etkilenir ve Park'ı bulmak ister. Zamanla ona hayranlık ve aşk gibi duygularla bağlanan Fumiko bundan sonra da Park'ı yalnız bırakmaz. İkili bir şekilde kendilerini tutuklatırlar. Ama aslında her şey böyle başlar. 

Böyle filmler çok etkileyici bana göre. Düşünce suçu denen şey dünya üzerindeki en saçma şeylerden biri. Oysa nereye dönsen görebileceğin yerde. Birinin farklı düşünmesi, eleştirmesi, kendine yapılan yanlışa dur diyebilmesi çok önemli. Ama birileri için de rahat kaçıran su bulunadıran bir şey. Durup düşündüğümde fikirleri yüzünden nice insan harcandı. Hiçbiri de hak etmiyordu bunları bana göre. Bundan sonra da umarım böyle şeyler yaşanmaz demek istesem de buna ben bile inanmıyorum. İnsan garip bir canlı. Onu anlamak da zor anlamazdan gelmek de. Bir dünyaya tıkıştırıldık. Elimizdeki avucumuzdaki belli ama yine de onu bile paylaşamaz olduk. Her şey bir anda toz gibi dağılabiliyorken bile bile birbirimize acı vermenin anlamı ne çözemiyorum.

Mutlulukla kalın.

18 Ocak 2023 Çarşamba

Kelime Oyunu 105

Blog içinden en sevdiğim etkinliklerden biri Kelime Oyunu'ydu. Ama çok çabuk pes ettim. Şimdi tekrar yazıları gördükçe yazma hevesim geri geldi. Ama bloga yazmayınca başına geçmek ne zormuş. Ertele ertele ancak başına oturabildim. Etkinlik hakkında Sade ve Derin blogundan bilgi alabilirsiniz. Buraya bırakıyorum. Bu haftanın kelimeleri; Dramatik-İkna-Gergin-Karizmatik-Aptal.

Bu yazı bir süredir aklımda olan bir hikayenin bir parçası aslında. Aklımda adalarda yaşayan ve elit bir çevreden olan bir kadın hakkında kurgular dolaşıyordu. Hayatını sessiz sakin yaşamaya çalışırken adaya gelen genç üniversitelilerle geçmişini sorgulayan ve iyi kilerini, pişmanlıklarını hesaplayan bir kadın nasıl olurdu diye düşünüyordum. Başlangıcı böyle bir şey olabilir belki. İyi okumalar şimdiden. Paslandığım için çok da içime sinmedi ama bir yerden başlamak lazım.

***

Ağustos'un bunaltıcı havasını kıran bir meltem vuruyordu. Denize doğru çevirdikleri sandalyeleri, orta şekerli kahveleri, cıvıltılı kuşların ve adayı gezmeye gelen kişilerin sesleri ile tatilin diğer günlerine benzer bir öğleden sonra yaşanıyordu. Evin içinde akşam yemeğine hazırlık yapanların koşuşturması, dışarıda çocukların oyun sesleri yükseliyordu. Güneş gözünü acıtsa da kafasını hafifçe geriye atıp yüzünü yukarı kaldırdı. Akşama yine kızaracak mıyım acaba diye düşündü. Tam mayışmış bir haldeyken arkadaşının gergin sesi onu hareketlendirdi.

"Edalar da gelecek akşam yemeği için. Babasıyla yola çıkmışlar."

Arkadaşlarının üniversiteye giden çocuklarının olması ona hala garip geliyordu. Biz senden erken davrandık diyorlardı ona hep. "Aman sen en iyisini yaptın. Bak bize, çocuklar büyüdü ama dertleri de büyüdü. Yine de çocuk güzel şey tabii."

Bu sözleri onlarca farklı kişiden, onlarca farklı şekilde duymuştu ki artık bıkmıştı. Sanki o hayatı hakkında kendi başına karar vermemiş gibi onun çocuksuzluğunu teselli etmeye ya da hoş göstermeye çalışıyorlardı. Yıllar önce bir kez evlenmişti. Arada yaş farkı çoktu. Adamın başka çocukları vardı. Annesi çok ikna etmeye çalışmıştı vazgeçsin diye ama o an kocasından çok etkilenmişti. İş arkadaşı sayılırlardı. Bu kadar bilgili ve kültürlü bir adamla daha önce tanışmamıştı. "Bunca birikim için bir ömür lazım" diyordu ona. "Ondan bu kadar geç tanıştık."

"O kendini bana sevdirecek hale gelene kadar bir ömür yaşadı sonra da benim kalbime düştü." diye düşünüyordu o zamanlar. Karizmatik bir adamdı kocası. Onunla yaşadığı on yıl çok hareketli geçmişti. "Bir müzisyenle evli olmanın en güzel yanı müziğin seni her yere götürmesi" derdi ona. Yurt dışında olmadıkları zamanlarda da şu an kaldığı evde olurlardı. Ayrıldıklarında ev onda kalmıştı. Eşi anılarımızın olduğu bir yerde yaşayamam diyerek dramatik bir şekilde ona bırakmıştı burasını. Onun için de anılar değerliydi. Ama sırf sonu ayrılık olduğu için evliliğinin anılarını üzücü bir şekilde hatırlamazdı. Arkadaşları o günlerden bahsettiğinde onu azarlar bir tonda şakalaşır. "Ne rahat kadınsın. İnsan azıcık sinirlenir ya hu." diye takılırlardı. Belki sinirleneceği şeyler bulabilirdi oturup düşünse ama hiçbir zaman kandırılmamış olmanın verdiği bir minnettarlık vardı kocasına karşı. Pardon eski kocası. Boşanma konuşmasını hatırladı birden. "Ben bir aptallık ettim." demişti adam. "Bir başkasından hoşlanmaya başladım. Onunla aramda bir şey yok ama sürekli yan yana geldiğimiz durumlar içinde kalıyorum. Kendimi gittikçe suçlu hissediyorum. Senin de bunu bilmen lazım." Ona sakince baktığını hatırlıyordu. İçinden ufacık bir sızı geçmişti. Ama bir yandan da minnettardı. Her zaman evliliği içinde şeffaf olmaya çalışmıştı. Aynı yastığa baş koyup da gönlündeki mi saklayacaklardı birbirlerinden. En korkunç evlilik olurdu o zaman bu onun için. Büyürken bunu yakından görmüştü. Bağırıp çağırmamıştı bu yüzden. O akşam saatlerce konuşup ayrılma kararı almışlardı. Ama onu terk edip başkasına aşık olan kocası ondan daha hassastı ayrılık aşamasında. Hala görüştüklerinde gözleri dolardı bazen. "Yüreğim çok yorgun artık. Yaşadıklarım hızlıca geride kalmıyor." derdi. Kötü ayrılmış olmayı o da istemezdi aslında. Çevreleri hep aynıydı. Bir sıkıntı çıkmış olsa herkes gerin olacaktı o zaman. Ne gerek vardı buna. Koca koca insanlardı. Arkadaşına baktı usulca. Çekişmeli bir boşanmanın son durumu böyle olurdu muhtemelen. Eski eşinin yola çıktığı haberi bile keyfini kaçırmıştı. "Neyse ki" diye düşündü. "Neyse ki bizimki böyle olmadı."

***

Mutluklukla kalın.