Neler Hakkında Yazıyorum?

7 Şubat 2017 Salı

Once - Film

Merhabalar.
Bugün sizlere benim zamanında dinleyip çok sevdiğim Falling Slowly adlı şarkının yaratıcılarının filmini tanıtacağım. Şarkı yaklaşık altı yıldır benimle beraber, filmi de aklımın bir köşesinde tabi ki. Ama bana göre bir şeyi yapmak için önce içimizde yapmak istediğimizi hissetmek lazım, en azından özel hayatımda böyle. -çünkü gerçek hayat bunu pek mümkün kılmıyor.-  İşte bu sebeple filmi izlemeyi hep erteliyordum. Bu sabah facebookta gezinirken de rast gelince izleyeyim dedim. İyi ki de izlemişim.
Öyle bir şey ki bu film sanki kendiniz elinize bir kamera alıp çekim yapıyormuşsunuz gibi geliyor. Böyle farklı açıları olan filmleri çok severim. Filmin konusu sokaklarda müzik yapan bir adam ve onunla o sokakta karşılaşıp arkadaş olan bir kadının müziği daha çok kişiye duyurmak üzerine çabaları diyebiliriz. En kısa tabir bu olabilir ama biz uzun uzun yazalım çünkü kıymetli film. Karakterlerin ne adı var ne de aşk dolu sahneleri ama öyle bir bakışlar var ki ya da müziklerin öyle bir sözleri var ki göremediğimiz aşkı yaşıyoruz adeta.



İkilimizin ilk karşılaşması bir akşam vaktidir. Sokaktakiler dağılmıştır ve tek tük kişi vardır. Müzisyenimiz kendi yazdığı ve bestelediği bir şarkıyı kendini kaptırmış çalarken onu alkışlayan kızımızla karşılaşır. İkilinin müzik üzerine başlattığı muhabbet erkeğin ikinci işinin süpürge tamirciliği olduğunun öğrenilmesiyle devam eder. :) Ertesi gün bozuk süpürgesiyle sokağa gelen kızımız ve onun süpürgesini tamir etmek için dükkana götüren bir müzisyenimiz olmuştur artık.





Yavaş yavaş ikili birbirlerinin hayatları hakkında bilgi edinmeye başlarlar. Ana fikir müziktir ama irdelendiğinde müziğe ruh veren acılar ve anılar paylaşılır. Birbirlerinin evine gidilir. Arkadaşlık ilan edilir. Ve artık bir nokta da hayaller başlar. Müziğinin olağan üstü olduğunu düşünen bir kadın girmiştir hayatına ve kocasının bile beğenmediği besteye bayılan bir adam. Stüdyo tutulur, diğer grup üyeleri bulunur, kayıt yapılır...







Bunlar tabi çok sonraları olacak şeylerdir.
Genel bakıldığında yaşanan, kronolojik sıralanabilen yüzeysel olaylar...
Bir de aradaki ayrıntılar dikkat çeker. Onlar daha bir güzeldir. Mesela ilk düet. Bir müzik dükkanında ayak üstü öğrenilen notalar. Otobüste şarkı söyleyerek paylaşılan geçmişteki yaralar. Densizlik edip kalbini kırdığı gül satan kızdan kayıt cd'siyle dilenen özür. Gece pilleri biten cd çalara koşa koşa pil almak ve sokaklarda yeni bestelenen müziğin sözleriyle dolaşmak. Motoruna aşık bir babanın motorunu tüm risklere rağmen kaçırıp şehri turlamak...













Dahası da var. Londra'ya giderken belki dilinin ucuna kadar gelen "Benimle gel!" sözlerini diyememek. Buna rağmen beraber en mutlu anlarını yaşadığını düşünmek. Dertleşmek, göz yaşlarını silmek. Belki deniz kenarında eğlenmek. Ve kaçınılmaz olan yaklaştığında da onu mutlu etmek için çabalamak. Diğer kişi içinse ailesini hayallerine tercih etmek.











Bu film daha nasıl anlatılır bilmem ama ben böyle anlatmak istedim. Çok derin duyguları olan bir filmdi. Çünkü müziği anlatan bir filmdi. Gerçekten de güzeldi. Oyuncuların daha doğrusu müzisyenlerin benim için yeri ayrı olduğundan torpilli de olabilir ama sevdim, çok sevdim ve benim sevdiğim her şeyin bu sayfada yeri var.
Filmde hayat koşuşturması içinde müziği seven ve bir şeyler üretmeye çalışan insanlar var. Bu neredeyse her ülkede sanatla ilgilenmek isteyenlerin ortak kaderi. Maalesef geçim derdi vesaire hep bizi asıl istediğimiz şeyden uzaklaştırıyor. Hep üzerimize binen sorumluluklardan kıyıda köşede yer açıp öyle ruhumuzu doyurmamız, öyle kalbimizin istediğini yapmamız gerekiyor. Tutturabilene gelecekte anlatacağı çaba dolu bir hikaye oluyor, tutturamayana ise kalp kırıklığı.
Umarım herkes -ben de dahil :)- ileri de edineceği meslekten çok hayallerinde istediği hayat için çabalayabilir. Ben şu an için bunu başabileceğimi sanmıyorum. Zihnen farkında olsam da daha eyleme geçecek cesaretim yok. Eğer yolun sonunda monoton bir hayat yaşayan devlet memuru kadrosuna katılmazsam ne mutlu bana. Yoksa bilin ki kaç yaşında olursam olayım sol yanımda bir burukluk vardır.
Mutlulukla kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder