Merhabalar.
Bcp Ocak yazısı geç gelmiş olsa da Şubat'ı geciktirmek istemedim pek. Sizler de Blogları Canlandırma Etkinliğine katılmak isterseniz Okurix bloguna buradan ulaşıp bilgi alabilirsiniz. Bu ayın konusu hakkında düşünürken tek bir öneri yapmak istemedim. Hem bu ay izlediğim hem de öncesinde izleyip Bcp içinde önermek istediğim işleri yazmak istiyorum.
-Bu ay izlediğim bir filmle başlayayım. Sister My Sister. Bu film 1933 yılında Fransa'da yaşanan bir cinayet olayını konu alıyor. Ben gerçek suç konularını kurguda izlemeyi sevmiyorum. Bu filmde de o his vardı. Ama oyunculukların övüldüğünü görünce izlemek istemiştim ve iki kız kardeşin oyunculuğunu, evin hanımları ile hizmetçilerin aynı evde görünmez duvarlarla ayrılmış yaşamlarını izlemek güzeldi. Onun dışında ortalama diyebilirim. Ama gerçekte yaşayan kişilerin çocukluğundan geçen travmaları öğrenince çok üzülmüştüm.
-Bu ay baştan sona izlememiş olsam da hayatımın her anında mutlaka azar azar da olsa izlediğim bir dizi Lost. Benim en sevdiğim Kore dizisi oldu artık kendileri. Her detayına aşığım. Bence psikoloji türüne çok yakışan bir havası var.
-Bir başka dizi de Grey Rainbow olsun istedim. Oyunculuklar amatör kalabilir ama çekim kalitesini, konunun işleniş tarzını çok beğeniyorum ben. Bir Tayland dizisi. Konuyu sevmeyen insanlar olabilir o yüzden öncesinden bir okuyun. Ben Tayland yapımlarından genelde bl türünde olanları izliyorum. Onlardan da kalitelisi ya da bana hitap edeni diyeyim, çok az çıkıyor. Gray Rainbow da onlardan biri. Benim için, bir anda sevdim nasıl oldu anlamadım diyebileceğim dizilerden.
-Bir başka önerim ise belki çoğu kişinin karşısına çıkmıştır. Kısa animasyon filmi olan The Boy, the Mole, the Fox and the Horse. Aklınız erdiğinde daha da anlamlanan mesajlarıyla o karların içinde içinizi sıcacık yapan bir film. Hani toplumlar hakkında, yeni nesil hakkında bir sürü eleştiri ya da yorumda bulunuluyor ya son zamanlarda. Bireysellik, mental rahatsızlıklar, toplumsal dejenerasyon gibi gibi. Onlara öğüt niteliği var.
Ben şu an kişisel hayatımda ve zihin dünyamda hiçbir gerçekliğe inanamaz olduğum bir noktadayım. Dünyanın bir yerlerinde yaşanıyor denenler, kendi ülkemizde olduğu söylenen şeyler ve daha başka pek çok ifadeyi kulaklarım duyuyor, gözlerim görüyor ama beynim kabul edemiyor, inanamıyor. İnkar gibi de değil ama sanki soyutlandım. Acıdan uyuşuyorum artık. Birilerini, bir şeyleri haklı bulmak haksız bulmak. Doğrusu neydi, yanlış olan ne çözemiyorum. Muhtemelen bu yazdıklarım bile bendekilerin ufacık bir yansıması oldu ve kendim bile çözemediğim zihin karmaşamı asla anlatamadım ama parmaklarım yazmaya başladı ve durdurmadım. Yazının geneli dağınık olabilir o yüzden kusura bakmayın. Kafamı toplamak biraz zor bu aralar. Umarım öneriler hoşunuza gider. Bu sefer böyle oldu. Kendinize iyi bakın.
Berrak bir zihin -umarım- ve...
Mutlulukla kalın.
Hiçbirine daha önce rastlamamıştım. The Boy, the Mole, the Fox and the Horse u özellikle merak ettim. Bakacağım.
YanıtlaSilAvucunun içinde duran parçaları bir türlü birleştirememe hissini çok iyi anlıyorum. Muhtemelen pek çok kişi şu sıralar aynı şekilde hissediyordur. :(
Teşekkür ederim yorumunuz için. Bence seveceksiniz. İyi seyirler şimdiden. :) Evet ben de herkesin benzer duyguları olduğunu düşünüyorum bir yandan.
SilBen de hiçbirini izlemedim. Eskisi gibi bir şeyler izlemiyorum artık, arada bir Kore dizilerine bakarım, onda da az az izliyorum.
YanıtlaSilHer şey değişti, insan ne düşüneceğini bilemiyor gerçekten. Plan yapmak bile anlamsız geliyor.
Bende öyle eskisi gibi bir şeyler izlemek ve okumakta zorlanıyorum korona zamanlarından beri. Düzelsin diye uğraştığım her zaman başka bir şey oluyor. İnşallah bundan sonraki değişimler iyi yönde olur herkes için. Hayat devam ediyor diyorlar ya öyle geçerkten. Böyle zamanlar daha iyi anlıyorsun. Azıcık dur bir soluklanayım, bir şeyleri yoluna koyayım dediğinde inatla hızlı geçiyor zaman.
SilNot aldım hepsini bir ara bakacağım.
YanıtlaSilUmarım hoşunuza gider. Yorum için teşekkürler.
SilKitabı olduğunu bilmiyordum araştırayım ben de. Teşekkürler. Hepimiz hem milletçe hem de yakın yaşta olan insanlar olarak benzer sıkıntılar yaşıyoruz şu an. Seni anlıyorum pek çok yönden. Yazılarına baktığımda da hep bunu düşünüyorum, çok tanıdık bu yazılar. İnşallah daha iyi günlerimiz olur. Hakkımızda hayırlısı.
YanıtlaSillost u alayım listeye pekuuu :)
YanıtlaSilLost benim en değerlim iyi seyirler. Umarım beğenirsin. :)
Silbu aralaar hiçç bir şey izlemiyorum ama biraz neşeli şeylere ihtiyacım var... Kore dizisini merak ettim belki bakarım ona :)
YanıtlaSilYorum için teşekkür ederim. Bazen böyle zamanlar oluyor. Ama eğer neşeli şeyler arıyorsanız Lost'u önermem. Onun yerine Koi-desu isimli bir Japon dizisi var. Ona bakabilirsiniz. Kore dizisi depresif bir modda.
SilLost'u yarıya kadar izleyip sonra sıkılıp devam edememiştim uçan duman efekti beni güldürüyordu onun dışında ilginç gizemli bir diziydi belki baştan izlerim bir gün :) diğerlerini bilmiyordum kısa filmi merak ettim. duygusal olarak hepimiz karman çorman olduk bu aralar evet haklısın çok
YanıtlaSilAy düşünüyorum düşünüyorum ama uçan duman efekti neredeydi hatırlamıyorum. Neredeydi ki? :D Kısa film çok güzeldi iyi seyirler şimdiden.
Sil