Neler Hakkında Yazıyorum?

22 Mart 2017 Çarşamba

Bambaşkalaşmak

Merhamet ne demek unuttuğumuz günleri yaşıyoruz sanki.
Kaç küçük çocuğun gözyaşını gördük bu zamana kadar. Kaç çığlığa kayıtsız kaldık.
Bizi hapsettikleri tabulara körü körüne bağlanmışız. Biraz farklı davranana da hemen belli isimleri yaftalıyoruz.
Her geçen gün mutsuzuz. Geleceğe karşı güvensiziz.
Şu an başlıkları tek tek saymak istemediğim çünkü okurken bile kahrolduğum, yazmaya içim elvermediği ne felaketler oldu hayatımızda.
Tek bir tuşla bizi o anlık depresif ve öfkeli hale sokan o olaylar kim bilir failini ne derece yok ediyor?
Biz bazen diyebiliriz: "Yapabileceğim bir şey yok. Elimden gelmez. Uzakta. Başkasının işine karışmak olur."
Daha o kadar çok bahane sayabilirim ki. Çünkü ben de bazen o bahanelere sığınıyorum.
Bazen mi dedim hemen hemen her zaman.
Diğerleri, siz de, öyle değil misiniz?
Toplum olarak hepimizin ağzında- pardon klavyesinde- birlik, sevgi, paylaşmak, yardımlaşmak...
Kısacası başkaları tarafından duyulduğunda hoşa gidecek her şey var. Ama bana samimiyetsiz gelenleri saysam bir ikisi dışında örnek kalmaz bile.
Kendinizi -kendimizi- başkalarına beğendirmeden önce kendi onayımızı alalım. O dillere pelesenk olan vicdanı sorgulayalım.
Çok şey yapmaya gerek yok. Büyük şeylere gerek yok.
Ama bazen süslü laflarla tepki göstermek yerine elimizle dindirebileceğimiz yaraları görmeye çalışalım. Onları iyileştirmeye uğraşalım.
Umarım dünya üzerindeki her bir insanın hayatı bir diğerine yardım edebilecek lükste olur.
Ve biz artık gören körler olmaktan çıkar ve sevgiyle hissederiz birbirimizi.
Sevgiyi paylaşmanın, mutluluğu yaymanın yollarını ararız.
Böylece içimizdeki acılar azalır. Dünya daha güzel bir yer olur.
Bunu yazarken bile ümitsizlik bir yandan beni kemirmeye devam ediyor ama yılmadan inanmaya devam edersek en azından bizim elimizin değdiği bazı insanlar değişebilir. Bizim yetiştirdiğimiz çocuklar, öğrenciler, arkadaşlar, tanıdıklar...
Belki birinin hayatında tek bir sözle ya da davranışla büsbütün izler bırakırız.
Kendi potansiyelimizin farkında ve onu boşa harcamadan yaşayalım.
Mutlu olalım.
Mutlu edelim.

19 Mart 2017 Pazar

Wo Ai Ni

Daha fazla sevemem diyorum hep.
Bu kadar yer yüzünde ulaşabileceğim en büyük aşk.
Fazlası olmaz. Olamaz. Ben sınırıma ulaştım.
Ama sonra bir şey oluyor.
Bir şey yapıyorsun ve...
Ben seni eskisinden bile fazla seviyor oluyorum.
Bu hayatta aşk insanı mahveder.
Biz gönüllü mahvolanlarız.
Bile isteye acıya koşanlarız.
Biraz bile tereddüt etmeden.
Ne zaman oldu, nasıl oldu bilmiyorum ama oldu işte.
Asıl mesele olması değil miydi?
Sonu önemli değil.
Ellerim bir kere bile değmese ellerine seni böylesine sevmek yeter.
Bu aşkı yaşamak bana yeter.
Uzaktan hallerini izlemek, gülümsemende yüzümde oluşacak o dalgın ifade...
Bunlar her şeye değer.
Ben hayatımda bir kere aşka düştüm.
Ve geriye hiçbir pişmanlığım kalmadı.

15 Mart 2017 Çarşamba

Her Yeni Gün

Denk geldiğimiz bir suçlamayı üzerimize alınıp kırılıyoruz.
Düşüncelerimiz bir başkası tarafından küçümsenince kabuğumuza çekiliyoruz.
Biraz zorlayıp yine takdir edilmeyince yoruluyoruz.
Sanki her yeni günle tepemizdeki hortum büyüyor ve bizden daha çok şeyi içine çekiyor.
Eksiliyoruz parça parça.
Canımız acıyor.
Bitmesini istemeye bile cesaret edemiyoruz bazen. Baş ağrılarımız yine kuruluyor hayatımızın ortasına.
Herkes acısını yazıyor her yere. Onlara bile inanmaz oluyoruz gün geliyor.
Kalabalığı yadırgıyoruz yine de yalnız kalmak istemiyoruz.
Gözyaşlarımızı tutmaktan en olmadık yerlerde kaçıp gidiyor onlar da.
'Nasıl yaşıyoruz? Neden yaşıyoruz?' Bu sorularla ömrümüzü tüketip yine cevapsız gözlerimizi kapıyoruz.
Huzursuz, mutsuz hayatımızı her gün artırarak yaşamaya çalışıyoruz.
Büyümek diyoruz adına, her hatırladığımızda küçülmek isteyerek.