Ben o yazdıkça rahatlayan insanlardanım, evet.
Sonra kendime anı olarak bırakmayı düşündüğüm bu sayfaları kendim için değerli şeylerle doldurmaya karar verdim. Ve şimdi size okuduğum kitaplar arasında en sevdiğim olanı anlatacağım.
Bana bir şans verilseydi ve istediğin kitabın içine girip orada yaşa denseydi kesinlik tercihim 'Eleanor & Park' olurdu. Orada o okul servisinin bir köşesinde durup el ele tutuşan o ürkek çifti izlemek, gizli vedalaşma yeri olan o karavanın etrafında turlamak, anlatılan o öğrenci dolaplarına yaslanıp çevreyi izlemek isterdim.
Tabi ki bunu yaparken o dönemin vazgeçilmez müziklerini dinlemek...
Kolumun altına sıkıştırdığım eşsiz çizgi romanlara göz atmak...
Gelelim kitapla ilgili düşüncelerime.
Rainbow Rowell'ın yazdığı diğer kitapları okumadım ama hepsi bu kitaptaki gibiyse çok eğlenceli bir anlatımı olduğunu söyleyebilirim. Hikaye üçüncü kişinin ağzından anlatılıyor. Ve öyle cümleler var ki siz orada anlatılan duyguyla dolup taşıyorsunuz. Bana göre yakın zamanda bu kitabında bir film haberini alabiliriz. Şu an kesin izlerim diyemiyorum çünkü sahnelerin kendi hayalimdeki gibi kalmasını tercih ederim gibi geliyor.
Her neyse acemi olduğum lafı çok uzatmamdan da anlaşılıyordur herhalde.
Bana göre romanda kendilerini sahip oldukları hayata yabancı bulan iki insan var.
Eleanor; anne ve babasının boşanmasından sonra dağılan ailesinin kendi hayatları üzerine kurdukları bencil planlar arasında kalmış bir kızdır. Şu anda bile annesinin durumunda pek çok kadın olduğuna eminim. Üvey babasının sert ve saldırgan tavırları yüzünden pek çok zorluk çeker. Tabi bunun yanında dört kardeş daha vardır ki onlarında hikayesi anlatılsaydı yine çocukluğumuzu yetişkinlerin bencilliği yüzünden kaybetmenin ne kadar acı bir şey olduğunu anlardık. Üvey babası tarafından evden atılan Eleanor'un bir yıl sonra annesinin yaşadıkları yere dönmesiyle hikaye başlar. Okula giden otobüsteki acımasız çocukların tuhaf alaycı bakışları bir yana, insanlar hep farklı olanı kötü buluyor maalesef, yeni geldiği bu semtte kimseye sorun çıkarmamak istemektedir. Ve o anda zoraki de olsa Park'la aynı koltukta otururlar.
Park; Asyalı bir anne ve Amerikalı bir babanın aşk dolu evliliklerinde kendinden küçük bir erkek kardeşle mutlu bir hayat süren bir çocuktur. Ailesi yıllardır o bölgede yaşıyordur. Arkadaşları arasında dokunulmaz bir yerdedir. Ama bana göre o bile biraz mutsuzdur ve bulunduğu kişiyi yadırgar. Asyalı olmasını, babasının tavırlarını, düz vites arabaları..Eleanor'u...
O tuhaf giyimli, kızıl, kıvırcık saçlı kızı...
Böyle hiç konuşmadan günler geçer. Tabi iki tarafında iç sesi boş durmaz. Şu an bile aklıma gelince mutlulukla doluyorum nedense. Sonra bir gün birden tek bir cümleyle başlayan o ilk konuşma.
"Eee, Smiths'i seviyor musun?"
Devamında gelen sohbetler. Ortak ilgi alanları. Arkadaşlık. Aşk. Ve belki de çokça o 'diğerleri ne der' endişesi.
''İnsanların kendisi hakkında ne düşündüğünün umurunda olmadığını sanıyordu. Eleanor'a olan aşkının bunu ispatladığını sanıyordu. Ama nedense ruhunun derinliklerinde hep yeni boşluklar keşfediyordu. Eleanor'a ihanet etmenin yeni yollarını buluyordu.''
Bunu gerçekten hissediyorsunuz ama bu duygunun Eleanor'u bir sonraki görüşünde tamamen ortadan kaybolduğunu da...
Bu kitapta ilk aşkın sonsuza kadar sürmesini istiyorsunuz. Onlar için sonsuz mutluluğu hayal ediyorsunuz ama karakterler yaşına göre öyle olgun ki sizin kafanızda kurduğunuz çocuksu hayaller yerine o an o duyguları yaşamış oldukları için mutlu olup gelecekten fazlasını beklemiyorlar.
"Sadece duracaklardı. Eleanor buna Park'ın babasının kamyonetindeyken karar vermişti. Albert Lea, Minnesota'da karar vermişti. Park'la evlenmeyeceklerse, bu ilişki sonsuza dek sürmeyecekse olduğu yerde kalacaktı. Park onu hiçbir zaman vedalaştıkları o gün olduğu kadar çok sevmeyecekti. Ve Eleanor onun kendisini bundan daha az seveceğinin düşüncesine bile katlanamıyordu."
Her kelimesinde sizinde aşık olacağınız bir kitap olabileceğine inanıyorum. Çünkü benim asla unutamayacağım bir kitap. Şu an bile her elime aldığımda sımsıkı sarıldığım, müziklerini baştan sona severek dinlediğim, nerede bir çizgi roman görsem kendini bana hatırlatacak olan bir kitap...
Ve işte o kitaptan en sevdiğim şarkı. Umarım yazımı sevmişsinizdir ve umarım ileride kendi yazdığım bu satırları okurken bu kitap hala kitaplığımın baş köşesinde, benim sevgiyle sarılan kollarımın arasında olur.
Mutlulukla kalın...
Mutlulukla kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder