Neler Hakkında Yazıyorum?

4 Kasım 2020 Çarşamba

Bugünün Ben'inden.

Birazcık iç dökmek istiyorum. O kadar uzun zaman oldu ki bloğa böyle yazılar yazmayalı. Ama burası en başta kendimin dönüp okuduğu bir yer. Eskiden hissettiklerimi yeniden okuyup kendimi rahatlattığım bir yer. O yüzden böyle, benim deyimimle, karalamalar yapmak bana iyi geliyor.

Aslında yıllar öncesinden başlayacağım anlatmaya. Okulun bittiği zamandan. Üniversite seçimlerimin hiçbiri tam bir bilinçle yapılmamıştı. Hep ona ilgim var, bu olabilir, hadi öğretmenlik de yaz diye diye doldurulan bir sayfa oldu. Benim aklımda hep tiyatro ve sinema vardı. Ama bulunduğum çevre, şimdi bile, öyle bir tercih yapmama imkan vermiyordu. Ben dışa dönük bir insan değildim en başta. Öğretmenlerim de bu işte dışa dönük olmak gerektiğini söylerlerdi. Neyse bunlar geçmişte kaldı. Zaten şimdi fark ediyorum da ben sinema ve tiyatro ile ilgili bir iş de yapsam tam olarak kafamdakini yapamayacaktım. Şimdi yapılan işleri takip ediyorum ve benim yapmak istediğimle ülkedeki taban tabana zıt gibi geliyor.

Hal böyle olunca ben de o zamanlar duyduğum bir mühendislik bölümüne gittim. Okul iyi diyorlardı, geleceğin mesleği diyorlardı, hep bir şeyler diyorlardı işte. Desinler de. Sevdiğim bir alandı. Hatta şimdi bile sevdiğim bir alan. Keyifle dört sene okudum. Aileme yakın bir şehirdeydim, babaannemle kalıyordum, kendi evim vardı, yalnızlığımla çok mutluydum. Okul bitince yapılacakları tartıyordum. Aklımda hep yüksek lisans vardı. Bunun için uğraşsam da galiba ben biraz aklı havada biriyim. Yani olacak şeyleri hep toz pembe, hep kusursuz görüyorum. İşin zorluğunu ya da yazılı olmayan kurallarını tam göremiyorum. Neyse o da önemli değil.

Okul bitti. Evde bir sene sınavlara çalıştım. Çünkü İngilizce'ye ısrarla çalışın dense de ben o kadar boşlamıştım. Ama anladım ki o İngilizce istemesen de öğreniliyor. :D Aslında dil öğrenmeyi çok sevsem de İngilizce olan şeylere merakım olmadığı için üzerine de düşmemiştim. Diyorlar ya maruz kalın diye ben hep Asya'ya maruz kaldım lise birden beri. Hep orayı merak ettim, hep onlarla ilgilendim. Neyse evde İngilizce çalıştım. Bazı okullara başvuru yaptım. Biri oldu. Bambaşka bir şehirde, ailemden uzak...

Beni bir telaş aldı. Nasıl yapacağım? Çok masraflı. Tanımadığım kişiler. Bambaşka konular. Ben hiç bir şey bilmiyorum.

İşte bu noktada iyice kaygıya düştüm. Ne doğru düzgün çalışabiliyordum ne de yetersizliğimi yenebiliyordum. O kadar kötü hissettim zamanlardı ki. Kendimi dört yıl bomboş durmuş gibi hissediyordum. Bazı arkadaşlarıma çekinerek bunu söylediğimde onlar da aynı hissettiklerini söylediler. Herkes bir yerlerde koşturuyordu. Herkes bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Ve nedense herkes biraz memnuniyetsizdi. Ben de öyleydim aslında. Her şeye sahip gibiydim ama bunlar beni memnun etmiyordu. Şımarıkça bir tembelliğe düşmüştüm. Hatta hayatımda ilk kez bir sınav öncesi ona çalışmak yerine oturup film izlemiştim. Hala aklıma geldikçe neden yaptığımı sorguluyorum. Ben hiçbir zaman tembel bir öğrenci olmadım ama o dönem tam olarak öyleydim. Sonra ara tatil oldu. Bana yurt çıktı. Biraz biraz hayatım düzene girecek derken koronadan dolayı her şey karıştı. Ama gariptir ki o zaman eve tıkılmış olsam da derslere daha çok çalıştım. Daha çok çabaladım. Hayatım nispeten düzenli gibi hissediyordum. Annemin korona servisinde çalışması yüzünden endişe dolu olsam da okul kısmı daha iyi gidiyordu. Sonra o dönem de bitti. Yaz tatili girdi. Beni ise derin bir depresyon sardı. O kadar kötü hissettiğim bir an hatırlamıyorum. Pelte gibiydim. Gün boyu hiçbir şey yapmıyordum. Bomboş, faydasız bir insan. Hatta bazen kavgacı ve huysuz. Ailemi gerçekten zaman zaman çok zorluyorum. Sanki dünyadaki her şey bitmiş ve uğruna çabalanacak hiçbir şey kalmamış gibi geliyordu. Sanki dünyanın sonu geldi bu yüzden ne yaparsan yap boşuna. Tam olarak öyle hissediyordum işte.

O dönem yeni normal ile yapılan düğünler, gezmeler ve beni saran endişe ile geçen bir dönemdi. Reddetsem de kabul edilmiyordu. Tamam dikkat ediyoruz ama ben yine de istemiyordum. O dönem de şehirler arası korku dolu düğün merasimleri ile geçti. Geldi Ağustos. Ben hala tembel ve işe yaramaz bir pelteyim. Boyun düzleşmemden dolayı boyum ağrıyor. Kenarda duran yapılmamış işleri gördükçe stresten daha çok ağrı yapıyor. Artık kendimden nefret etme noktasını geçtim kendime karşı duygum bile yok gibiydi. Ama düzelmek istiyordum. Yeniden bir şeyler yapmak. Hayallerim var diyordum. Yapmak istediklerim var. Böyle diye diye, her gün kendime hatırlata hatırlata, günlüklere yaza yaza ufak kıpırdanmalar yapmaya başladım. Önce çevremi düzenledim bir ne var ne yok baktım. Sonra ufaktan hobilere döndüm. Sonra bir aylık planlayıcı yaptım. Normalde hiç kullanmam ama böyle buhran dönemlerinde 'bir şeyler yapacağım' mesajını kendime verebilmek için ben de işe yarıyor. Sonra da minik adımlarla çalışmaya başladım. Mesela önceden dizi bile izleyemiyordum. Yarım kalan dizilerimi bitirdim mesela. Yenilerine karşı merak doldum. Sevdiklerimi gelip buraya yazdım. Artık hayatımda bana iyi gelen şeyleri sıkıca kavradığımı hissediyordum.

Sonra okul açıldı. Ders seçimi ile uğraşmaya başladım. Tek ders seçecektim ama onu bulmak o kadar zor oldu ki. Sonra bir şekilde onu da buldum. Danışman hocamla konuştum sonra. Teze yardımcı olacak çalışma konusu belirlemek için. Şunlara şunlara bak dedi. İlk dönem verimli değildim deyince tam farkında değildin olayın dedi. Bir başkasının da bunu görmesi beni hem rahatlattı hem de hocama karşı mahcup oldum. Kesinlikle bir şeyler yapacağım ve başaracağım diye düşündüm.

Azar azar çalışmaya karşı olan isteğim arttı. Şu an hala tam bir istikrar sağlayamasam da bir şekilde başına geçebiliyorum işlerimin. Bugün hocamla tekrar son konuyu belirlemek için konuştuk. Ne yapmam gerektiğini anlattı. Ocağa kadar süre verdi. Öğrenmem gerekenler var. Bunların bana faydasını anlattı uzun uzun. O anlattıkça daha da motive oldum. Artık bir şeyler yapmak istiyorum. Böyle olduğum gibi duramam. Çalışmak ve başarmak istiyorum.

İşte bugün bu hislerimin kaybolmasını da istemedim. Yayınlayacağımı düşündükçe korkuyorum aslında. Ben hiç kendini insanlara açan biri değilim. Şimdi kimler okuyup ne düşünecek diye çekiniyorum. Ama tekrar tökezlersem gelip burayı okumak ve yeniden ilerlemek istiyorum. Umarım kendim için bir şeyler yapabilirim. Dünya yok olmadı ve hayat devam ediyor. Dışarıda her yeni gün bir şeyler oluyor. İyi-kötü bir sürü şey yaşanıyor. Ama köşeye geçip sadece durmak, yapmaya hakkım olan bir şey değil. Bir şeyler yapmalıyım. İyi bir şeyler yapmalıyım. Kendime verdiğim sözler var onları gerçekleştirmeliyim.

Lütfen, pes etme.

Mutlulukla kalın.