Neler Hakkında Yazıyorum?

7 Haziran 2017 Çarşamba

Katlanabildiğin Kadar

Aşk hikayelerine iç çekerek bakıyorum.
Benim de başım gelsin diye hevesleniyorum.
O anlatılan kusursuz karakter gibi birini hayal ediyorum. Çok seven, güzel seven, hatta bazen kırıp dökse bile vazgeçilemeyen.
Gerçeği çok net bilememe rağmen hayaller kuruyorum işte.
Ama bir yandan kendimin de farkındayım. Öyle bir aşk bana gelmez. Gelse bile ben anlamadan çekip gider.
Bu dünyada kaç insan kitaplardaki gibi yaşayacak kadar şanslı ki.
Monotonluğun en görkemli hali olan yaşamlarımız dolu dizgin bir aşkla heyecan kazanmayacak.
Ya da biz ne yaparsak yapalım kimse kendini bir köşeye koyup bunları sineye çekmeyecek. Çekmesin de zaten. Bu hayatta en değerli kendimiziz. Bunu söyleyince kendimi çok bencil hissediyorum ama bana göre öyle. Öncelik hep biz olmalıyız. Yoksa mutlu olamayız.
Bunları yazmamın nedeni artık bunaldım.
İnsanlara göre yapmam gereken işlerle itham edilmekten. Yapmayacağımı söylediğimde bunun beni kötü bir sonuca sürükleyeceğini duymaktan çok bunaldım.
Şanslıyım ki bunu yapanlar en üçüncü şahıslar. Yani önemi yok.
Çekirdek aile içinde büyüyüp akrabalara ne uzak ne yakın şehirlerde yetişen biri olarak en önemlisi şu an sınavlarımın bitmesini ve bana kavuşmayı bekleyen dört kişi.
Bu yüzden diyorum gencim, toyum, çoğu şeyi yaşamadım bile hayatta.
Babaannemin meşhur lafı var "Daha annenin koyduğu adla duruyorsun." der.
O yüzden bırakın saçma romantik filmlere iç çekeyim. Kitap karakterlerine aşık olayım. Ünlülere hayranlık duyayım. Yirmi bir yaşını bitirdim ve sizin istediğiniz gibi bir gelecek planlaması yaparsam şunun şurasında bir iki yıl sonra 'yetişkin' gibi davranışlar sergilemem gereken bir hayatım olacak.
İnsanlar beni Şu an bile liseli sanıyor ve içimdeki çocuğu bastıramamam engel teşkil etmiyor. Ama ileride toplum beni yargıladığında bir şansım olmayacak.
Ya da biz en iyisi düşünce yapımızı biraz değiştirelim ve herkesi kendi haline bırakalım.
Ben böyle daha mutlu olacağım. Eminim benim gibi düşünen çok kişi vardır.
Özgürlük tanımı okul sıralarında bize anlatılıp durdu. Kimse anlamamış ki insanlara baktığımda sadece sıkışmışlık görüyorum. İstemedikleri pek çok şeye mecbur bırakılmış kişiler.
Ben böyle yaşamak istemiyorum. Şu an bile seçeneksiz olduğum durumlar beni boğarken dahasını istemiyorum.
Büyümek gerçekten de sancılı bir şeymiş. Yutulmadan yaşlanabilmek dileğiyle.
Mutlulukla kalın.

'Not: Sizleri sol taraftaki kedi resimden twitter'a bekliyorum. En sevdiğim sosyal mecra. Tavsiye ederim.'

2 yorum:

  1. Bu yazıyı çok geç okudum belki şu anda böyle düşünmüyorsunuz ama ben yine de bir şeyler yazmak istedim. Önceden romanlardaki, filmlerdeki aşk hikayelerinin beni etkilemediğini düşünürdüm ya evet okumak izlemek zevk veriyordu ama ben mantıklı bir insandım ve bunları gerçeklikle karıştırmazdım ama şimdi fark ediyorum ki kendimi kandırıyormuşum. Gerçek hayatın o kitaplarla ilgisinin gerçekten alakası olmadığını anladığımdaysa ömrümden 24 yıl geçmişti :( bende bu düşünceler olduktan sonra ben yutulanlardan olacağım galiba :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten uzun zaman olmuş yazalı. O yüzden okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Aslında düşüncelerimin temeli değişmedi. Ben de çokça etkileniyorum elbette hikayelerde gördüklerimden ama bu durum nedense beni mutlu ediyor. Sadece kendimle yaşayabildiğim o heyecanlar bir başkasının dahil olduğu hayal kırıklarından daha değerli şu an benim için. Dilerim yutulmazsınız ki bunun birazı bence hala bizim elimizde. Hayatta bize gösterilen gibi yaşamak zorunda değiliz. Dilerim en mutlu olacağınız hayatı yaşarsınız. :)

      Sil