Merhabalar.
Blog tutmanın en keyifli yanlarından biri de şüphesiz böyle etkinlikler. Daha önce sizlere İncirli Kurabiye blogunun başlattığı 1 Kart 1 Kitap etkinliğinden bahsetmiştim. Buradan ona tekrar teşekkür ederim bizim için bu güzel etkinliği başlattığı ve tüm o sorumluluğu üstlendiği için.
Bu sayede hem yeni bir blog keşfedip ona hediyelerimi gönderirken ben de çok tatlı bir blog arkadaşımdan hediye almış oldum. Yakın zamanda keşfettiğim ve kalemine bayıldığım Sessiz Kaldım bloguna çıkmışım ve o kadar güzel şeyler hazırlamış ki hem ben hem de evdeki herkes kartlara bayıldı. Özellikle seçtiği kitap benim daha önce başka bir blogta yorum yaptığım bir kitaptı. Ben bile unutmuştum. Bu sayede elimde görünce çok mutlu oldum. Bu kadar ince düşündüğü için çok teşekkür ederim.
Elimdeki kitabı hızlıca bitirip yeni kitabıma geçmeyi çok istiyorum.
Umarım daha nice etkinliklerde bir arada oluruz.
Mutlulukla kalın.
Geleceği dört gözle beklerken geçmişi özleyen bana... Yaşadığımı hissetmek için kendime öncesinden birkaç anı... En güzel hatıralar şu an içimden geçen duygulardır.
28 Aralık 2019 Cumartesi
13 Aralık 2019 Cuma
1 Kart 1 Kitap Etkinliği - El Yapımı Kartım
Merhabalar.
Mukavvayı istediğim boyutlarda kesip karton ile kapladım. Bir tarafını daha büyük karton alıp kenarlarında kapanmasını sağladıktan sonra diğer tarafı için mukavva boyutlarında bir karton ile kapattım.
Kartonun kenar kısımları kötü gözüktüğü için evdeki hasır iple kenarlarını kapattım. Kenar yerlerine de yine aynı ipten fiyonk yaptım.
Son hali bu şekilde.
Yakından da silikonlu kısım bu şekilde. Sizce bu şekilde durmalı mı yoksa başka bir çözüm mü üretmeliyim? Sizin de fikirleriniz varsa burası ve beyaz kağıt kısmı için tavsiyelerinizi yorumlarda bekliyorum.
Bu gözler neler görüyor sevgili okur. Bir günde iki post. Aman aman maşallah diyeyim nazar değdirmeyeyim kendime.
Sizlere çok güzel bir etkinlikten bahsetmek için geldim. Daha önce de bir kere katılmıştım bu etkinliğe. Sevgili İncirli Kurabiye blogunun sahibi 1 Kart 1 Kitap etkinliğini bu sene de düzenliyor. Yazısını okumak ve etkiliğe katılmak için buraya bakabilirsiniz. Bu güzel etkinlik için kendisine çok teşekkür ederim ayrıca.
Ben daha öncekinde de kartı kendi ellerimle yaptığım için bu sene de özel bir şey olsun dedim ve hiç vakit kaybetmeden aldım kağıdı kalemi elime başladım kartı yapmaya. Umarım göndereceğim kişi beğenir. O kartı da görmek isterseniz buradan bakabilirsiniz.
Bakalım nasıl yapmışım ben bu kartı. Sizlerden de tavsiye alacağım bu arada kartla ilgili.
Kart böyle görünüyor. Yeni yılda göndereceğimiz için ren geyiği kullanmak istedim. Renk olarak çok güzel bir kırmızı-bordo arası kartonum vardı onu kullandım.
Malzemelerimiz kabaca aşağıdaki gibi. Berbat fotoğraf kalitesi için şimdiden özür dilerim.Mukavvayı istediğim boyutlarda kesip karton ile kapladım. Bir tarafını daha büyük karton alıp kenarlarında kapanmasını sağladıktan sonra diğer tarafı için mukavva boyutlarında bir karton ile kapattım.
Kartonun kenar kısımları kötü gözüktüğü için evdeki hasır iple kenarlarını kapattım. Kenar yerlerine de yine aynı ipten fiyonk yaptım.
Beyaz olan kısmı A4'ü ikiye katlayıp yapıştırdım ama biraz dalgalı kaldı. Emin değilim o kısımdan ama daha iyi bir fikrim de yok. Belki not yazmadan önce başka bir kağıda yazıp ataşla tuttururum üzerine.
Ön yüzüne 'mutlu yıllar' yazmak istedim ama siyah kalem çok silik kaldı. Sonra aklıma gelen bir fikirle yazının üzerinden silikonla geçmeyi denedim. Parlak bir yazı gibi gözüktü. Mühürlerde kullanılan kırmızı mum gibi duruyor uzaktan ama yakından silikonun bozuk kısımları da belli maalesef. Yine de bu halini sevdiğim için böyle kalmasına karar verdim.Son hali bu şekilde.
Yakından da silikonlu kısım bu şekilde. Sizce bu şekilde durmalı mı yoksa başka bir çözüm mü üretmeliyim? Sizin de fikirleriniz varsa burası ve beyaz kağıt kısmı için tavsiyelerinizi yorumlarda bekliyorum.
Benim kartım bu şekilde olacak. Eşleştiğim kişiye göre de notumu yazıp güzel bir kitapla göndereceğim. Bakalım kimler kimlerle eşleşecek. Merakla bekliyorum.
Bu güzel etkinliği yapmamızı sağlayan Zeynep'e de tekrar çok teşekkür ederim.
Şimdiden hepinize mutlu yıllar. Yeni yılda her şey gönlünüzce olsun. Mutlulukla, sağlıkla, huzurla dolu günler geçirelim.
Mutlulukla kalın.
3 Will Be Free - Dizi
Merhabalar.
Yine ve yine yazayım yazayım deyip bir türlü başına geçemediğim dizilerden biri ile geldim buraya. Şu rutin oluşturma işlerine alışmam gerekiyor sanırım. İyice savsaklayan bir insan oldum işlerimi. Bakalım deneyeceğim ama.
Dizimiz Tayland dizisi. Tayland dizilerine 'lakorn' deniliyormuş bunu da söyleyeyim hemen.
Ben Tay dilinden dolayı dizilerine de mesafeliydim. U-prince serisinden birkaç bölüm izlemiş ve resmen nefret etme noktasına gelmiştim. Bunun bir nedeni dizilerin teknik yönden aşırı yetersiz olması diğer nedeni ise dili hiç sevmemiş olmamdı. Ancak bir gerçek var ki bayık aşk hikayelerinden ya da klasik dramlardan sıkılan ben için çok farklı olan senaryoları tüm bu olumsuzluklara katlanıp bir şans vermemi sağladı.
Şimdi ben Amerikan dizilerini çok soğuk buluyorum nedense. Oradaki kültür beni içine çekemiyor. O yüzden senaryolar harika ilgi çekici olsalar da bir türlü içine giremiyorum hikayenin ve izlemiyorum haliyle. Ama Asya yapımlarının hiçbirinde bu kopukluğu yaşamıyorum o yüzden izlerken zevk alıyorum.
Neyse benim çenem açıldı diziye geçelim. Dizinin konusu şöyle bir barda çalışan striptizci bir adam, Neo, var. Şehrin en korkulan mafya patronunun eşiyle beraber. Ancak mafya patronu bu ilişkiyi öğrenince Neo'yu öldürmeleri için adamlarına talimat verir. Adamlar ikisinin kaldığı odaya baskın yaparlar ancak işler ters gider ve mafyanın karısı vurulur. Neo da bir şekilde oradan kaçmayı başarır. Başka bir bara girer kaçarken. Orada daha önce karşılaştığı Mew isimli bir striptizci ve Shin isimli bir çocukla karşılaşır. Bu üçlü bir anda kendilerini mafyanın adamlarından kaçarken bulurlar. Üstelik ellerinde gizli bilgilerin olduğu bir flash ve mafyanın sağ kolunun cesedi vardır.
Bu Shin. <3 Tay Tawan isimli bir oyuncu canlandırıyor karakteri ve ben oyuncuya aşık oldum. <3
Shin resimle uğraşan, içine kapanık bir çocuktur. Zengin bir aileden gelmektedir ancak kendini bir türlü oraya ait hissetmez. Karşısına çıkan bu ikili ile yıllardır içinde olduğu kafesten çıkıp özgürlüğün ne olduğunu anlayacaktır. Tabii onunda sakladığı bir sır vardır.
Mew küçük bir şehirden çalışmak için Bangkok'a gelmiştir. Hayatta her şeyi kendi başına yapmayı kafasına koymuş birisidir. Erkek egemenliğine karşı çıkar ve onların koruması olmadan hayatta kalabileceğini ispatlamak ister. Biraz sert bir karakterdir ancak aslında bambaşka sırları olan biridir.
Ah ah bu ikili yaktı geçti içimi izlerken. Herkes de benim gibi etkilenecektir eminim. Kızımız ölen mafyanın adımının sevgilisi. Hayatta onu seven tek kişiyi de kaybettiği için intikam almak ister. Yanındaki de ölen adamın yanında çalışan kişi. O da mafyanın yanındadır. İçten içe ölen adama da aşıktı bence. O yüzden bu üçlünün peşine düşüp intikam almak isterler.
Resimleri çok sevdiğim için sırayla koydum geçtim. Açıklama yazmak istemiyorum sahnelerle ilgili. Ama burada dizi ile ilgili birkaç cümle edeyim. Öncelikle Tayland dizilerinde LGBT ile ilgili konular sıkça yer alıyor. Rahatsız olacaksanız izlememenizi öneririm. Ama bu konulara olan ön yargınızı da kıracaklardır bence. Bir diğeri ise bence bu dizi izlediğim Tayland dizileri içerisinde çekim kalitesi ve senaryo olarak en kalitelisiydi. Yani ona göre başka dizilere geçin bundan sonra. Aynı tadı vermeyebilir. Çünkü ben izlerken süper bir heyecanla bekliyordum yeni bölümlerini.
Ben bu üçlünün aralarındaki o hafif gerilimli ilişkiyi de çok sevdim bu arada. Bir de bence Shin ve Mew karakterleri gerçek hayatta çok yakışıyorlar. Dizideki enerjilerinden acaba gerçekte beraberler mi diye düşündüğüm çok oldu.
Kısacası baştan sona heyecanla ve hayranlıkla izlediğim bir dizi oldu. Daha öncesinde Tayland dizilerine olan ön yargımı kırmış olmama çok sevindim bu diziyle tanışabildiğim için. Şimdi de azar azar izliyorum Tayland dizilerini ama benim sevdiğim senaryoların Türkçe çevirisi hiç yok neredeyse. O yüzden İngilizce izliyorum. O değil de dizilerden bir İngilizce öğrenmediğim kalmıştı o da oluyor. :D
Buraya izlediğim birkaç çeviri sitesi bırakıyorum. Meraklıları baksın. Önce Türkçe sonra da İngilizce olanlar 1,2. İngilizce sitelerde başka ülkelerin dizilerini de bulabilirsiniz. Sizin de önereceğiniz güzel siteler veya diziler varsa yorumlara beklerim. Kendinize çok iyi bakın.
**
Bak yine en önemli yeri yazmayı unutmuşum. Ben bu diziyi Youtube GMMTV sayfasından orijinal izledim ama diziyi Türkçeye çeviren bir site var. Linki buraya bırakıyorum.
**
Mutlulukla kalın.
29 Kasım 2019 Cuma
Başından Sonuna Mutluluk Dolu Hayatlar Olması Dileğiyle
Merhabalar.
Bir süredir iç dökme yazıları yazıp sonra vazgeçip yayınlamıyorum. Biraz kalabalık bir grup beni okumaya başlayınca ne diyeceğimi de şaşırdım. Kendimi başkalarına açma konusunda çok ketum olduğum için belki birbirimizi gerçek hayatta tanımasak da bir çekingenlik geliyor. Zamanla aşarım her halde diye umuyorum.
Bugün ise yine iç dökme tarzı bir yazı ile geldim ama bunu ne olursa olsun yayınlamak istiyorum yoksa hep taslakta kalıp sonra da silinip gidecekler.
Biliyorsunuz ben 2018'de mezun oldum. Bir sene sonrada yüksek lisansa başladım. Haliyle bir 'iş ne olacak' korkusu sardı beni de. Çevremde iş bulanların çalıştıkları şartları duyunca oluşan kaygı, devlette çalışanların rahatlığını duyunca 'neden formasyon almadım ki' diye gelen pişmanlık ama sonra hepsine bir cevap veren pollyanna yanım. Yani klasik bir ben olarak aynı anda binlerce düşünce ile boğuşan bir zihin.
Ama bunlardan ayrı olarak fark ettiğim bir şey de var. Kimle konuşsam hayatından memnun değil. Herkeste bir memnuniyetsizlik, mutsuzluk, hep olandan bambaşka bir şey için duyulan özlem var.
Herkes bir şekilde hayatını değiştirmek istiyor gibi ama ne ile değiştireceklerine dair fikirleri de yok. Genelde bu iş tabanlı oluyor. Özellikle bizim gibi yeni yeni iş hayatına atılan gençler için. En azından benim fark ettiğim bu yönde.
Acaba bu memnuniyetsizlik halinin nedeni ne? Sanırım kendimize özel hayatımızda bir uğraş, bizi hayata bağlayan ayrı bir meşgale bulamıyoruz. Tabi bunlar için de para ve zaman gerekli kabul ediyorum. Ama yine de sevebileceğimiz daha basit şeylerle ruhumuzu yenileyip hayat koşuşturmasında yeniden yerimizi alabiliriz diye düşünüyorum.
Belki henüz iş hayatını tanımadığım için böyle olumlu yönden bakabiliyorum, belki işe girince ben de şikayet edeceğim çoğu arkadaşımın şikayet ettiği şeylerden ama ben yine de bunun olmamasını umut ediyorum.
Böyle işte, insanların sürekli dillendirdikleri bu mutsuzluk hali beni üzüyor bir yandan da. Küçükken toz pembe olan her şey büyüdükçe değişti evet. Hala içimde yetişkin olmayı reddeden bir yanım da var ona da tamam. Kafamızı kaldırıp baktığımız dünya kötülüklerle, felaketlerle dolu belki de ama ben yine de ruhumu yaşarken huzura erdirecek ve beni mutlu edecek bir hayat yaşamak istiyorum. Bunu arayıp bulmak istiyorum en azından.
Umarım bulmuşumdur da. Çünkü bu hayatta en çok mutlu bir insan olarak yaşamak ve çevremdekileri de mutlu etmek istiyorum.
Bulunduğumuz durumdan, işimizden, yaşantımızdan memnun olmasak da umarım değiştirme imkanımız varsa değiştiririz yoksa da içinde bulunduğumuz durumun şartlarını iyileştirmeye çalışırız. Kendimize ufak bir nefeslenme yeri hazırlarız.
Ve hep mutlu oluruz. Dünyadaki tüm insanlara mutluluk saçan insanlar oluruz.
Mutlulukla kalın.
Bir süredir iç dökme yazıları yazıp sonra vazgeçip yayınlamıyorum. Biraz kalabalık bir grup beni okumaya başlayınca ne diyeceğimi de şaşırdım. Kendimi başkalarına açma konusunda çok ketum olduğum için belki birbirimizi gerçek hayatta tanımasak da bir çekingenlik geliyor. Zamanla aşarım her halde diye umuyorum.
Bugün ise yine iç dökme tarzı bir yazı ile geldim ama bunu ne olursa olsun yayınlamak istiyorum yoksa hep taslakta kalıp sonra da silinip gidecekler.
Biliyorsunuz ben 2018'de mezun oldum. Bir sene sonrada yüksek lisansa başladım. Haliyle bir 'iş ne olacak' korkusu sardı beni de. Çevremde iş bulanların çalıştıkları şartları duyunca oluşan kaygı, devlette çalışanların rahatlığını duyunca 'neden formasyon almadım ki' diye gelen pişmanlık ama sonra hepsine bir cevap veren pollyanna yanım. Yani klasik bir ben olarak aynı anda binlerce düşünce ile boğuşan bir zihin.
Ama bunlardan ayrı olarak fark ettiğim bir şey de var. Kimle konuşsam hayatından memnun değil. Herkeste bir memnuniyetsizlik, mutsuzluk, hep olandan bambaşka bir şey için duyulan özlem var.
Herkes bir şekilde hayatını değiştirmek istiyor gibi ama ne ile değiştireceklerine dair fikirleri de yok. Genelde bu iş tabanlı oluyor. Özellikle bizim gibi yeni yeni iş hayatına atılan gençler için. En azından benim fark ettiğim bu yönde.
Acaba bu memnuniyetsizlik halinin nedeni ne? Sanırım kendimize özel hayatımızda bir uğraş, bizi hayata bağlayan ayrı bir meşgale bulamıyoruz. Tabi bunlar için de para ve zaman gerekli kabul ediyorum. Ama yine de sevebileceğimiz daha basit şeylerle ruhumuzu yenileyip hayat koşuşturmasında yeniden yerimizi alabiliriz diye düşünüyorum.
Belki henüz iş hayatını tanımadığım için böyle olumlu yönden bakabiliyorum, belki işe girince ben de şikayet edeceğim çoğu arkadaşımın şikayet ettiği şeylerden ama ben yine de bunun olmamasını umut ediyorum.
Böyle işte, insanların sürekli dillendirdikleri bu mutsuzluk hali beni üzüyor bir yandan da. Küçükken toz pembe olan her şey büyüdükçe değişti evet. Hala içimde yetişkin olmayı reddeden bir yanım da var ona da tamam. Kafamızı kaldırıp baktığımız dünya kötülüklerle, felaketlerle dolu belki de ama ben yine de ruhumu yaşarken huzura erdirecek ve beni mutlu edecek bir hayat yaşamak istiyorum. Bunu arayıp bulmak istiyorum en azından.
Umarım bulmuşumdur da. Çünkü bu hayatta en çok mutlu bir insan olarak yaşamak ve çevremdekileri de mutlu etmek istiyorum.
Bulunduğumuz durumdan, işimizden, yaşantımızdan memnun olmasak da umarım değiştirme imkanımız varsa değiştiririz yoksa da içinde bulunduğumuz durumun şartlarını iyileştirmeye çalışırız. Kendimize ufak bir nefeslenme yeri hazırlarız.
Ve hep mutlu oluruz. Dünyadaki tüm insanlara mutluluk saçan insanlar oluruz.
Mutlulukla kalın.
21 Kasım 2019 Perşembe
10 Yaşıma Mektup
Merhabalar.
Bir süredir yapılan bir etkinlikle karşınızdayım bugün. Sevgili Deeptone herkes yapsın istediği için ben de ne kadar zor da olsa kendimi zorlayıp yazacağım bir şeyler.
Aslında düşününce geçmişteki kendime söyleyecek hiç mi bir şeyim yok diyordum daha sonra bunun on yaşımla alakalı olduğunu anladım. O zamanlar hayatımın süt liman olduğu zamanlardı. O yüzden ne desem pek de bilmiyorum ama deneyeceğim. Hadi bakalım.
***
Sevgili Nurefşan,
Ben senin 23 yaşındaki halinim. Bu mektubu da sana 2019 yılından gönderiyorum. Bu tarz bilim kurgu işlerine pek merakın yok biliyorum ama yine de gelecekten bir mektup almak çok havalı değil mi?
Şu an belki de hayatının en güzel zamanları. Bayburt'ta ailenle, arkadaşlarınla, hayatındaki en iyi öğretmenle geçip gidiyor. Ama maalesef bu sene sonunda size taşınma işi gözüküyor. Yeni yeriniz ise Nevşehir. Hala da orada yaşıyorsunuz bugün.
Başlarda çok üzülüp korksan da bu şehir sana iyi kötü bir sürü şey öğretecek. Öncelikle Bayburt'takilerden bile iyi arkadaşlar edineceksin. Tabi sana büyümenin ne olduğunu öğretecek sözde arkadaşların da olacak. Karakterin burada şekillenecek. Çok iyi insanlarla tanışacaksın. O yüzden kendine stres yapma tadını çıkarmaya çalış.
Sana şöyle yap böyle yap demek içimden gelmiyor. Çünkü hayatın boyunca elinden geleni yaptın. Sadece bir kaç küçük tavsiyem olabilir.
Keman kursunu bırakma. Üniversite sınavı önemli olabilir ama hala aklımın bir köşesinde kursa gitme hayali var.
Lise de İngilizcen iyiydi ama sonradan çok boşladın. Yapma böyle şeyler. Şimdi başını ağrıtıyor.
Tercih zamanı bilmiyordun ama yakın zamanda bir bölüm öğrendin. Endüstriyel tasarım. Üniversite tercihlerinde göz önünde bulundur. Şu an ki bölümünden daha çok ilgini çekiyor şu an.
Son olarak da aileni çok çok sev. Onların yanında olduğun kadar hiçbir yerde mutlu olamazsın çünkü. Her zaman seni mutlu eden şeyleri yap.
Mutlulukla kal.
Bir süredir yapılan bir etkinlikle karşınızdayım bugün. Sevgili Deeptone herkes yapsın istediği için ben de ne kadar zor da olsa kendimi zorlayıp yazacağım bir şeyler.
Aslında düşününce geçmişteki kendime söyleyecek hiç mi bir şeyim yok diyordum daha sonra bunun on yaşımla alakalı olduğunu anladım. O zamanlar hayatımın süt liman olduğu zamanlardı. O yüzden ne desem pek de bilmiyorum ama deneyeceğim. Hadi bakalım.
***
Sevgili Nurefşan,
Ben senin 23 yaşındaki halinim. Bu mektubu da sana 2019 yılından gönderiyorum. Bu tarz bilim kurgu işlerine pek merakın yok biliyorum ama yine de gelecekten bir mektup almak çok havalı değil mi?
Şu an belki de hayatının en güzel zamanları. Bayburt'ta ailenle, arkadaşlarınla, hayatındaki en iyi öğretmenle geçip gidiyor. Ama maalesef bu sene sonunda size taşınma işi gözüküyor. Yeni yeriniz ise Nevşehir. Hala da orada yaşıyorsunuz bugün.
Başlarda çok üzülüp korksan da bu şehir sana iyi kötü bir sürü şey öğretecek. Öncelikle Bayburt'takilerden bile iyi arkadaşlar edineceksin. Tabi sana büyümenin ne olduğunu öğretecek sözde arkadaşların da olacak. Karakterin burada şekillenecek. Çok iyi insanlarla tanışacaksın. O yüzden kendine stres yapma tadını çıkarmaya çalış.
Sana şöyle yap böyle yap demek içimden gelmiyor. Çünkü hayatın boyunca elinden geleni yaptın. Sadece bir kaç küçük tavsiyem olabilir.
Keman kursunu bırakma. Üniversite sınavı önemli olabilir ama hala aklımın bir köşesinde kursa gitme hayali var.
Lise de İngilizcen iyiydi ama sonradan çok boşladın. Yapma böyle şeyler. Şimdi başını ağrıtıyor.
Tercih zamanı bilmiyordun ama yakın zamanda bir bölüm öğrendin. Endüstriyel tasarım. Üniversite tercihlerinde göz önünde bulundur. Şu an ki bölümünden daha çok ilgini çekiyor şu an.
Son olarak da aileni çok çok sev. Onların yanında olduğun kadar hiçbir yerde mutlu olamazsın çünkü. Her zaman seni mutlu eden şeyleri yap.
Mutlulukla kal.
10 Kasım 2019 Pazar
Kasım Ayı Meydan Okuması 10. Gün - Manzara
Merhabalar.
Geldik mi son güne? Nasıl geçti anlamadan bitiverdi. Ama şahsi fikrim, on gün idealmiş çok da zorlanmadan ve nispeten günü gününe yazarak bitirebildim bu meydan okumayı. Çünkü geç kalınca ya da bitiremeyince üzülüyorum ister istemez.
Bugün son gördüğümüz manzarayı anlatacağız ya da resmini paylaşacağız. Bugün ben gezmelerden eve yeni girdiğim için insanlarla konuşmaktan manzaralara pek bakmadım açıkçası. :D O yüzden eskiden çektiğim fotoğraflardan bir iki tane koyacağım buraya. Zaten hepsi hemen hemen her gün gördüğüm ve mest olarak baka baka geçtiğim yerler.
Geldik mi son güne? Nasıl geçti anlamadan bitiverdi. Ama şahsi fikrim, on gün idealmiş çok da zorlanmadan ve nispeten günü gününe yazarak bitirebildim bu meydan okumayı. Çünkü geç kalınca ya da bitiremeyince üzülüyorum ister istemez.
Bugün son gördüğümüz manzarayı anlatacağız ya da resmini paylaşacağız. Bugün ben gezmelerden eve yeni girdiğim için insanlarla konuşmaktan manzaralara pek bakmadım açıkçası. :D O yüzden eskiden çektiğim fotoğraflardan bir iki tane koyacağım buraya. Zaten hepsi hemen hemen her gün gördüğüm ve mest olarak baka baka geçtiğim yerler.
Bu bizim evimizin girişi. Çok seviyorum bu kapıdan geçmeyi.
Bura da binanın giriş kapısından görüntüsü. Buradan çektiğim yüzlerce resim vardır kesin.
Ve aynı yerden bir akşam üzeri manzarası.
Yolculuk sırasında yağan yağmur.
Umarım içiniz açılır bu fotoğraflara bakınca.
Bir güzel etkinlik daha bitti. Bu meydan okumayı başlatan ve beni davet eden herkese teşekkür ederim. Çok eğlendim gerçekten. Herkesin birbirinden güzel cevaplarını okumak, onları yorumlamak çok keyifliydi. Daha nice etkinliklerde görüşmek üzere.
Mutlulukla kalın.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Merhabalar. Bugün sizlere en en en sevdiğim Tayland dizisini anlatacağım. Ama öncesinde bir not geçeyim bu dizi BL türünde eğer bu tarz kon...
-
Merhabalar. Bugün sizlere Kore dizisi izleme serüvenim boyunca izlediğim mini dizilerden bahsedeceğim. Kore dizileri zaten kısa ama bu mi...
-
Merhabalar. Her ne kadar farklı konularda yazmaya çalışsam da elimi dizi-filmlerden çekemiyorum bu aralar. Yine bir j-drama ile huzurunuzda...