Öneri Makinesi'nin önerisi ile aldığım bir kitap Kürtaj.
Richard Brautigan'ın okuduğum ilk kitabı. Kolay okunan ama geç anlaşılan cümleleri var. Birazcık kendinizi yazar gibi düşünmeye zorlamanız gerekebilir. Ve emin olun bunu yaptığınızda gündelik yaşantıda bir hayalin içinde karmaşadan uzak kalmanın anahtarına sahip olacaksınız.
Kendi adıma, romandaki karakter gibi ben de kalabalık ortamlardayken bir an kendi hayal dünyamda kaybolup geri bulunduğum zamanı kavradığımda bir anlık şaşırıyorum. Neden orada olduğumu ya da çevremdekileri yeni keşfetmiş gibi bir çarpılma yaşıyorum. Bu yüzden satırlarda böyle izler görmek beni sevindirdi. Yaşantımız içinde bazı belliliklere takılmak ve onlara duygusal anlamlar yüklemek kıymetli bir uğraş benim için. Eşyalara bu kadar değer verilmemesi söylense de hayatta çoğu insandan daha değerli objelerim var benim.
Neyse kitaba geçersek arka kapak yazısı başta hiç anlaşılmasa da kitabı okuduktan sonra konuyu sırasıyla çok iyi tanımlayan kelimelerden oluştuğunu görüyoruz. Asla ayrılmaması gereken bir kütüphanede çalışan kahramanımız bir gün dünyadaki en güzel kızla tanışır. Vida. V-(ay)-da.
Vida bedenen erken olgunlaşmış ve bunun şikayetçisi biridir. İnsanların bakışları ve onun salt dış görünüşüne karşı sergiledikleri tavır kendi bedeninden nefret etmesini sağlamıştır. Kütüphaneciye yazdığı kitabı teslim etmeye geldiğinde ondan etkilenir. Gerisi başlıktaki gibi bir kürtaj macerası ve Meksika'ya doğru yolculuk.
Kitabın arkasında;
6:45 okuru göz ardı etmemelidir ki:der.
"mutlu insanların öyküsü yoktur"
Kütüphaneye kitap getiren herkes de bu tanıma uyar bence. Getirdikleri kitapların konusu ve insanların özellikleri çok iyi seçilmiş. Bu da yazarın iyi bir gözlem yeteneği olduğunu gösteriyor.
Bir kaç tane de kitapta beğendiğim cümleleri bırakayım.
Düşünü yarıda kesmek hiç hoşuma gitmedi. Bir düşün nelere değebileceğini bilirim, ama ne yazık ki... "Merhaba," dedim.
Vida'yla ilk karşılaştığımda yanlış bir bedenin içindeydi ve insanlara bakamadığı açıkça belli oluyordu, içinde olduğu şeyden sıyrılıp çıkmak ve ondan saklanmak ister gibi bir hali vardı.
Ne yazık ki aşkın masumiyeti yalnızca yükselen fiziksel bir durumdu, öpücüklerimiz gibi şekillenmiş bir şey değil.
Sanki bir zaman kapsülüne girmiş de yeniden dünyaya dönmüş gibiydik.Çocuklar hala doktorun muayenehanesinin önünde oynuyorlardı ve onlarsız bir hayata doğru giden, birbirine tutunan, sıkıca sarılan şaşı şaşı bakan bu iki gringonun cadde boyunca ilerleyişini seyretmek için bir kez daha Hayat oyunlarını ara verdiler.Mutlulukla kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder