Merhabalar.
(* olan kısımlar spoi tehlikesi içerir.)
Staj zamanı bol bol boş zamanınız olur. Bunları da değerlendirmenin en güzel yolu kitap okumaktır bence.
Bu kitabı staj yaparken okudum. Sık sık bölündü. Yeri geldi birkaç gün yoğunluktan okuyamadım, yeri geldi tüm gün elimden düşmedi. Ama öyle bir hikayesi vardı ki bir saniye aklımdan çıkmadı. Her bıraktığım yerde bir sonraki cümleyi merak ettirdi.
Khaled Hosseini'nin hiçbir kitabını okumadıysanız da adını mutlaka duymuşsunuzdur. Ben lise yıllarımda tanıdım yazarı ve ondan sonra ne yazsa okurum dediğim kişiler arasına girdi.
Bu kitabı diğerlerinden daha iyi olmuş kesinlikle. Karakterler çok ama her biri bir yerden birbirlerine bağlılar. Hep acaba ilişkileri ne çıkacak diye merakla okuyorsunuz, her bölüm de sizi şaşırtıyor. Ve de bu sefer karakterler gerçekten insancıl tepkiler veriyorlar. Önceki kitaplarda iyi olan hep iyi, kötü olan da hep kötü yansıtılmıştı. Ama bu kitapta hata yapan da takdir toplayan da aynı insan. Her yönüyle tanıyoruz karakterleri. Özellikle kendi iç hesaplaşmalarının anlatılması onları daha çok benimsememizi sağlıyor.
Kitap dokuz hikayeden oluşuyor. Biz ilk başta Abdullah ve Peri'ye babalarının anlattığı masalı dinliyoruz. Daha sonra da çölün ortasında Kabil'e giderken küçük Abdullah'tan hikayelerini dinliyoruz. O zaman ki imkansızlıkla babaları Peri'yi Kabil'deki birine evlatlık veriyor ve çocukların hayatında tarifsiz bir yıkım yaşanıyor. Ve böylece karakterlerimizin hayatlarına dokunan insanları tanıyoruz. Her karakterin geçmişini, düşüncelerini öğreniyoruz.
*
Kitap öyle alıyor ki insanı içine sanki kutudan çıkan tüyleri okşuyorsunuz Abdullah'ın parmaklarıyla. Pervane'nin kıskançlığı sizin kalbinize doluyor. Daha sonra Masume'yle çaresizliği hissediyorsunuz. Nila'nın ihtirasına kapılıyorsunuz. Nebi'nin aşkını yaşıyorsunuz, elinizi uzatamadan sevdiğinize. Savaşı öğreniyor zihinleriniz. Acıyı fark ediyor. Bir zamanlar birileri çok acı çekmiş, belki hala da çekiyor diyorsunuz. O zaman eli silah tutan kimse olmasa keşke diyorsunuz. İnsanlar bir an için unutsa kötü olmayı. Sonra Amra ile hastane koridorlarında koşturuyorsunuz. Birkaç kişiye daha deva olabilmek için. İdris olup Timur'a eğiliyorsunuz. Ama gün geliyor beğenmediğiniz o adam sizin yapmadığınızı yapıyor. Sonra bir gazeteciden itiraflar duyuyorsunuz. Bir babaya olan hayranlığınızı yitiriyorsunuz. Sonra kardeş kazanıyorsunuz, aile ne demek onu öğreniyorsunuz. An geliyor sınırlandırılmanın ne denli zor olduğunu ama o sınırlara alışınca da adım atmaya korktuğunuz keşfediyorsunuz.
Ve kavuşuyorsunuz.
*
Yüzünüzde buruk bir tebessüm kalıyor kitap biterken. Bunları yaşamış olan insanların olduğunu bilmenin ağırlığı yükleniyor içinize. Savaşı gören ve hayatları güç uğruna her şeyi yapan insanların elinde mahvolan insanlar.
Sürükleyici ve keyif verici bir kitap Ve Dağlar Yankılandı. Kitabın içinde geçen ve aklınıza kazınacak bir ninninin sözleri de Furuğ Ferruhzad'ın bir şiirinden esinlenilmiş. Şairi tanımıyorsanız şiirlerine göz atın derim.
Bir de sahaflardan alış veriş yapmanın güzelliğini ekleyeyim şuraya. Ben kitap ilk çıktığı andan itibaren hep almak isteyip erteliyordum. Bir gün hep gittiğim sahafta görüp aldım ve aldığım kitap birinci baskıydı. O zaman fark etmemiştim ama sonradan görünce ayrı bir mutlu oldum. Normalde böyle çabalarım yoktur yalnız ilk baskıya sahip olmanın da farklı bir hissi var bana göre.
Mutlulukla kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder